15 Aralık 2013 Pazar

Zafer Önen son yolculuğuna uğurlandı!

bizi twitter'dan takip edebilirsiniz  




Zafer Önen'in cenazesi, Feriköy Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Usta oyuncu ve tiyatrocu Zafer Önen, son yolculuğuna uğurlandı. Önen'in, kibar, esprili ve yetenekli biri olduğunu söyleyen oyuncu Zafer Algöz "2013 yılını hiç sevmedim. 2013 yılında özellikle sanat dünyasında birçok büyüğümüzü, ağabeyimizi, arkadaşımızı kaybettik. 2013 yılı bir an önce bitsin artık" dedi.

Önen'in cenazesi, Şişli'deki Kent Sineması'nda düzenlenen törenin ardından Teşvikiye Camisi'ne getirildi. Burada taziyeleri, Önen'in oğlu Suat Önen kabul etti. Törene, Önen'in ailesi, yakınları ve sanatçı arkadaşları katıldı.

Çok üzgün olduğunu belirten Suat Önen, babasının Türk tiyatrosunun en önemli isimlerinden biri olduğunu söyledi. Önen, "Babamı dostumu , arkadaşımı, bir tiyatrocuyu, bir sanatçıyı kaybettim. Eskiler çok farklıydı. Onların terbiyesi, onlardan aldığımız eğitim , kültür bu nesilde de olsun istiyoruz. Herkesin birbirini sormasını istiyorum. En büyük sıkıntı, birbirimizi sormuyoruz. Babam da bu sıkıntıyı yaşadı. Geleni oldu ama çok değildi" diye konuştu.
medyatava
-----------

Zafer Önen   (1921, Çorum - 13 Aralık 2013, İstanbul)   Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, seslendirme sanatçısı.
Devlet Opera ve Balesi Şan bölümünde eğitim gören sanatçı, ilk oyununu 1942'de Ses Tiyatrosu'nda Ekrem Reşit Rey'in "Hava Cıva" operetinde oynadı. Önen, Muammer Karaca Tiyatrosu, İstanbul Tiyatrosu, Raşit Rıza Tiyatrosu, Mücap Ofluoğlu Tiyatrosu, Küçük Sahne, Dormen Tiyatrosu, Tevhit Bilge Tiyatrosu gibi tiyatrolarda çalıştı. Devlet Opera ve Balesi'nde, çeşitli sinema ve dizi filmlerde rol aldı, seslendirme yaptı. Özellikle çizgi film karakterlerine yaptığı seslendirmelerle tanınır.

Seslendirdiği oyuncular:

Sami Hazinses
Kamer Sadık
Kamran Usluer (Alın Yazısı filminde)
Orhan Elmas (İnek Şaban)
Çetin Başaran (İyi Aile Çocuğu)
Özcan Özgür (Köşeyi Dönen Adam)
Baykal Kent (Küçük Bey)
Necdet Yakın (Postacı)
Yüksel Gözen (Renkli Dünya)
Semih Sezerli (Vesikalı Yarim)

Vikipedi
----------

5 Aralık 2013 Perşembe

Sayısal Karasal Yayında ihale iptal edildi!

bizi twitter'dan takip edebilirsiniz

Yüklü lisans ödemelerinin yapıldığı ama RTÜK’ün belirsizliklere boğarak sürdürdüğü süreçte sayısal karasal yayıncılık işi boş bir beklenti mi olacak?
Televizyon yayınları uydu, kablo (KabloluTV, IPTV,WEBTV) ve karasal ortamlar kullanılarak izleyiciye ulaştırılır. Bu 3 ortamın da daha verimli kullanılabilmesi için yayınlar sayısal olarak kodlanabilir. Uydu ortamında sayısallaşma süreci geçtiğimiz yıllarda tamamlandı. Kablo ortamında sayısal ve analog yayınlar, eş zamanlı gönderilmeye devam ediliyor. Karasal ortamdaki yayınların sayısallaştırılması süreci yeni başlıyor. Bugün karasal yayınlar evlerdeki eski tip antenlerle izleniyor.
Karasal TV yayınlarındaki yeni teknolojiye geçiş için RTÜK tarafından süreç başlatılmıştı. Bu çerçevede 2013 yılının Nisan ayından başlayarak ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde ihaleler yapıldı.
TV kanal sahipleri bu ihalelere girerek ya sadece bir ilde, ya bölgesel ya da tüm Türkiye’de 10 yıl süresince yayın yapma hakkını belli bir bedel ödeyerek aldılar. Hatta kumandada ilk sıralarda çıkmak için daha çok ödeme yaptılar. Bu sistemde kumandadaki sıralamayı izleyici kolaylıkla değiştiremiyor.
RTÜK’ün hala sitesinde yer alan plana göre 1 Kasım 2013’te sayısal yayınlar Ankara ile başlayacak ve il il Aralık 2014’e kadar tamamlanacak; Mart 2015’te eski tip analog karasal yayınlar tamamen kapatılacak.
karasaltablo
http://www.rtuk.org.tr/upload/File/K-SayısalYayınFrekansPlan/4-GecisTakvimi.pdf
Sayısal karasal yayınlar uygulaması ile 11 HD, 22 SD olmak üzere 33 ulusal, 4 bölgesel, 7 yerel ve 10 TRT olmak üzere 54 televizyon kanalı izleyeceğimizi bekliyorduk.
1 Kasım 2013’e kadar altyapıyı kuracak olan şirketin yasada belirtildiği gibi kurulup işlere başlaması ve Ankara’da yayına başlaması gerekiyordu.
Ama bu olmadı çünkü yapılan tüm işler durduracak bir gelişme oldu.
Ulusal frekans ihalesinde yürütme durdu! Yani çark durdu!
Ankara 8. İdare Mahkemesi 11.07.2013 tarihinde bir yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu karar ile 16-17-18 Nisan 2013 tarihlerinde yapılan ulusal karasal sayısal televizyon yayın lisansı sıralama ihaleleri işlemlerinin durdurulması ve bu ihalelere teklif vermiş ve teminat yatırmış kuruluşların talepleri halinde teminatlarının iade edilmesi kararlaştırıldı.
Danıştay, mayıs ayında, tematik kanallarda sınırlamaya gidilmesi nedeniyle ihaleye giremeyen Yumurcak TV’ye vize vermiş, Anten A.Ş’ye 1 milyon 680 bin TL vererek ortak olan TRT’nin ortaklığı ise hukuka aykırı görmüştü. Bir başka karar da 11 Temmuz’da 8. İdare Mahkemesi’nden geldi. Medya Haber Radyo ve Televizyon Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, ulusal frekans ihalesinin iptali için açtığı davada RTÜK aleyhine karar verdi. RTÜK, kuruma tebliğ edilmesinin ardından mahkeme kararına uyarak ulusal frekans ihalesini iptal etti
RTÜK açmazda !
Bu yürütmeyi durdurma işlemini ile sayısal karasal denilen yeni TV izleme platformuna geçiş durdu.
Yerel ve bölgesel ihale tamamlanmasına rağmen, yeni altyapıyı kuracak olan verici tesis ve işletme şirketinin içinde de ulusal ihaleyi kazanan lisans sahibi kanallar olması gerekiyor. Yasada yapısı açıkça belirtilen bu şirket olmadan sistem kurulamaz ve yeni sayısal karasal yapıya geçilemez.
Ama yürütme durduğu için ulusal yayın lisans sahibi kimse yok. Böylece yasada belirlenen bir madde yerine getirilemiyor ve asıl işi yapacak şirket kurulamıyor.
Yerel ve bölgesel ihale tamamlanmasına rağmen sadece belli illerde yayın yapacakların altyapısı da kurulamıyor.
RTÜK ihaleyi yenileyemiyor? Neden mi?
6112 sayılı yasada RTÜK’e ihale sürecini tamamlamak için 2 yıl süre tanınmıştı. Bu süre sona erdiği için RTÜK ulusal ihaleyi yenileyemiyor.
14 – 15 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul’da DigiTAG tarafından düzenlenecek DVB-T2 çalıştayında RTÜK’ün bu açmazdan nasıl çıkacağını açıklaması bekleniyor.
İHALELER NASIL SONUÇLANMIŞTI ?
16-17-18 Nisan 2013 tarihlerinde kumandadaki sıralamayı da belirleyecek şekilde ihale sonuçlandı.
10 yıl süre ile ulusal düzeyde yayın yapma hakkında sahip olacak 11 adet kanal 27 milyon TL ile 25 milyon TL arasında ödeme yapmayı taahhüt ettiler.
25 Haziran 2013 tarihinde yerel kanal ihaleler yapıldı. Her il için belli sayıda kanal sayısı sınırı getirilerek ihaleye çıkıldı. Bazı illerde hiç katılım olmazken, bazı  illerde az sayıda katılım olunca ihale taban fiyattan hiç artırım olmadan sonuçlandı. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi çok talep olan illerde taban fiyat yerine açık artırma ile yüksek fiyattan sonuçlandı
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nca (RTÜK), yerel ve standart çözünürlüklü TV Yayın Sıralama İhalesi yapıldı. Açık teklif usulüyle yapılan ihalede, Kahramanmaraş, Kocaeli, Antalya, Tokat, Zonguldak, Adıyaman, Afyonkarahisar ve Ankara için teklif veren kuruluşların sıralaması belirlendi.
RTÜK’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, Kahramanmaraş’ta 80 bin lira teklif veren 6 kanal, Kocaeli’deki sıralama da 120 bin TL ile 100 bin Tl arasında teklif veren 4 kalan sıralandı. Antalya’da 8 kuruluş 100′er bin liralık teklif vererek sıralamaya girdi. Tokat’ta  7 kuruluş, 80 bin liralık teklifte bulundu. Zonguldak’ta 3 kanal . 80 bin lira teklif etti. Adıyaman’da 80 bin lira teklif eden 2 kanal vardı. Afyonkarahisar’da 3 kanal  80 bin lira ile sıralandı. Ankara için verilen tekliflerde 420 bin lira ile 180 bin lira arasında teklif veren 8 kanal sıralandı
Bölgesel yayın için ihaleye bir örnek Güneydoğu Anadolu bölgesi için verilebilir. 3 mayıs 2013 tarihinde yapılan ihale ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından bölgesel karasal sayısal televizyon yayın lisansı sıralama ihalesinin Güneydoğu Anadolu bölgesi için düzenlenen bölümünde, yayın lisansı alan 2 kuruluş belirlendi. Çünkü sadece 2 kuruluş teklif vermişti. RTÜK’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, ihaleye, genel yayın türünde standart çözünürlüklü teknikle yayın yapacak 4 bölgesel televizyon lisansı için, Başlangıç tutarının 200 bin lira olduğu ihalede, 4 frekans için 2 kuruluşun teklif vermesi nedeniyle artırıma gidilmedi.
Almanya’da sayısal karasal TV kapatılabilir!
Almanya’da sayısal karasal yayın neredeyse hiç izlenmiyor. Almanya’daki yapılan araştırmalar göstermiş ki toplam TV izleyicilerinin yüzde 45’i uydu, yüzde 45’i kablo, kalan içinde yüzde 6-7’si sayısal karasal yayın izleyicilerinden oluşuyor. Almanya’da RTL grubu 2015′te sayısal karasal TV şebekesinde yer almayacağını açıkladı. EBU’da yayınlanan bir makaleye göre Almanya’da sayısal karasal TV şebekesinin tamamen kapatılabileceği ileri sürüldü.
Türkiye’de uydu üzerinden TV izleyen hane halkının toplam TV sahipleri içindeki oranının %75 civarında olduğu tahmin ediliyor.
Bu kadar büyük lisans paralarının ödendiği, RTÜK’ün bu kadar belirsizliklerle dolu sürdürdüğü süreçte sayısal karasal yayıncılık işi boş bir beklenti mi olacak?
Bu sorunun yanıtını çok zaman geçmeden alacağımızdan kuşkunuz olmasın.

3 Eylül 2013 Salı

Alev Sezer

bizi twitter'dan takip edebilirsiniz





8 Haziran 2013 Cumartesi

Magic Box'ın 1. kanalı yayında (nostalji-foto+video)


bizi twitter'dan takip edebilirsiniz

Magic Box test yayınında



detaylı bilgi


magic-box-açılış---5 Mayıs 1990 Milliyet 

 magic-box-deneme yayını---8 Mayıs 1990 Milliyet 

STAR 1 nostalji yayın akışı

MAGIC BOX STAR 1
4 Haziran Pzt.*
12.59 Açılış ve Yayın Akışı
13.00 Video Clip
15.00 Yabancı Dizi : Ateş Çemberi
16.00 Yabancı Dizi : Cimri
(Moliere'in eserinden...)
17.00 Çizgi Dizi :
Örümcek Adam ve Arkadaşları
17.30 Video Clip
18.00 NBA Basketbol
20.15 Brezilya Futbol
21.05 Yabancı Dizi : Kirli Oyun
23.05 Video Clip
00.05 Video Clip
00.59 Kapanış

* programlı test yayınına başladığı tarih
------------------------------------------------------------
5 Haziran Salı - 8 Haziran Cuma 1990
YAYIN AKIŞI
12.59 Açılış ve Yayın Akışı
13.00 Video Clip
15.00 Yabancı Dizi : Ateş Çemberi
16.00 Yabancı Dizi : Cimri
(Moliere'in eserinden...)
17.00 Çizgi Dizi :
Örümcek Adam ve Arkadaşları
17.30 Video Clip
18.00 NBA Basketbol
20.15 Brezilya Futbol
21.05 Yabancı Dizi : Tatlı Aşk
23.05 Video Clip
00.05 Video Clip
00.59 Kapanış
MAGIC BOX STAR 1
9 Haziran 1990 Cumartesi
YAYIN AKIŞI
09.59 Açılış ve Yayın Akışı
10.00 Video Clip
10.30 Çizgi Dizi : Küçük Büyücüler
11.00 Video Clip
13.15 NBA Basketbol
15.00 Yabancı Dizi : Ateş Çemberi
16.00 Yabancı Dizi : Cimri
(Moliere'in eserinden...)
17.00 Video Clip
20.15 Yabancı Dizi : Tatlı Aşk
23.15 Video Clip
00.59 Kapanış

------------------------------------------------------------

STAR 1 MAGIC BOX
4 Ağustos 1990 Cumartesi *
YAYIN AKIŞI
09.59 Açılış ve Yayın Akışı
10.00 Video Clip
10.30 Çizgi Dizi :
Örümcek Adam ve Arkadaşları
11.00 Video Clip
13.15 NBA Basketbol
15.00 Yabancı Dizi : Ateş Çemberi
15.55 Maç Öncesi
16.00 Fenerbahçe-Galatasaray Maçı/Naklen *
18.00 Yabancı Dizi : Hannay
19.00 Video Clip
20.15 Yabancı Dizi : Kayıp Çocuklar
21.15 Yabancı Dizi : Santa Barbara
22.15 Video Clip
01.59 Kapanış

* test yayınından normal yayına geçiş tarihi ve zamanı
* Almanya'nın Köln kentinde yapılan özel maç
* Maçı G.Saray 2-0 kazanmış
----------------------------------------

 magic-box--2 Temmuz 1990

 magic-box--23 Temmuz 1990 

 magic-box--31 Temmuz 1990 Hürriyet 

magic-box--24 Ağustos 1990 Milliyet 
 

magic-box--10 Ekim 1990 Tan

STAR 1 MAGIC BOX
6 Ekim 1990 Cumartesi *
YAYIN AKIŞI
09.59 Açılış ve Yayın Akışı
10.00 Haberler
10.05 Çizgi Dizi : Jana
10.30 Çizgi Dizi : Turbo Genç
11.00 Video Clip
12.00 Yabancı Dizi : TV 101
12.55 Haberler
13.00 Bilim Kurgu Sineması :
Yıldızlarla Gelen
14.30 Amerikan Güreşi
15.25 Haberler
15.30 Madison
Square Garden'dan Boks
16.30 Belgesel : Otomobilin Tarihçesi
16.55 Haberler
17.00 Youngstar Galaxy
17.15 Video Klip Mix
18.10 Haberler
18.15 Yabancı Dizi : Hollywood Anıları
19.00 Yabancı Dizi : Uçak Gemisi
19.50 Ana Haber Bülteni,
CNN Haber ve Magazin
20.25 Yabancı Dizi : Mike Hammer
21.15 Haberler
21.20 Sinema : Silahlı ve Tehlikeli
23.05 Haberler
23.10 Bir Hafta
CNN'den haftanın olayları
00.05 Gerilim Sineması :
Sahte Vücutlar
01.59 Kapanış

* TRT'de ve Star 1'de Yeni Yayın Dönemi


 magic-box---cem uzan--18 Kasım 1990 Hürriyet 


 magic-box--9 Aralık 1990 Hürriyet 

15 Mayıs 1991 Çarşamba
13.03 Açılış
13.05 Çizgi Dizi: Hayalet Avcıları
13.30 Arkası Yarınlar: Santa Barbara...
17.30 Çizgi Filmler: Thundercats, Taş Devri
18.30 Yabancı Dizi: Süpermarket
19.00 Haberler
20.00 Yabancı Dizi: Beni Rahat Bırak!
20.30 Yabancı Dizi: İkiz Tepeler
21.30 Yabancı Dizi: Hanedan
22.30 Yabancı Dizi: Dedektif Hunter
23.30 Korku Oyunları
00.10 Yabancı Dizi: Yaratıklar
00.40 Kapanış

------------------------------------------------------
"Biz TRT'nin 20 yılda yapamadıklarını bir yılda yaptık" Magic Box

"Biz sizin bir yılda yaptıklarınızı (!) 20 yılda yapmadık" TRT

gazete üzerinden atışmalara bakar mısınız:D
--------------------------------------------------
30 Mayıs 1991 Perşembe
13.03 Açılış
13.05 Çizgi Dizi: Hayalet Avcıları
13.30 Arkası Yarınlar: Santa Barbara ...
17.30 Çizgi Filmler: Sosyete Gençleri, Taş Devri
18.30 Gizli Kamera Şakaları
19.00 Haberler
20.00 Yabancı Dizi: Molly
20.30 Yabancı Dizi: Yemyeşil
21.30 Orhan Boran'la İyi Geceler
22.30 Sinema: Hücüm veya Ölüm
00.30 Boks Maçı
01.30 Kapanış

22 Haziran 1991 Cumartesi
10.03 Açılış
10.05 Çizgi Film: Süperler
10.30 Yabancı Dizi: Siyah Pele
11.00 Yabancı Sinema: PK ve Çocuk
12.30 Yabancı Dizi: Asırlık Efsane
13.30 Moda Magazin
14.45 Hızlı ve Estetik
15.15 Spor: Sınır Tanımayanlar
15.45 Magazin: Hayatın Cilveleri
16.15 Mehmet Barlas'la Fırtına
17.30 YonugStar Galaxy
18.00 Yabancı Dizi: A Takımı
19.00 Haberler
20.10 Yabancı Dizi: Genç Politikacı
20.40 Bir Cumartesi Eğlencesi
22.10 Karşı Show
22.45 Yabancı Dizi: Simon ve Simon
23.45 Yabancı Sinema: Alice Teyze'ye Ne Oldu?
01.25 Kapanış


6 Mayıs 2013 Pazartesi

Sesin Ruhu - İz tv - Dublaj belgeseli


bizi twitter'dan takip edebilirsiniz



Digitürk'ünüz varsa bu kanalı açın ve bu belgeselin saatine kendinizi ayarlayın , dublajla ilgili bundan daha detaylı bir belgesel bulamayız.. Sİtenin kendi açıklaması aşağıda :

Birçoğunun yüzlerini ilk görüşte anımsayamasak da, aslında onları seslerinden çok iyi tanıyoruz. Türkiye'deki seslendirme tarihine damgasını vuran efsane isimler İZ ekranlarına geliyor... Filmlerin henüz sessiz çekildiği yıllarda, Warner Kardeşler'in sinemaya “Caz Şarkıcısı” (The Jazz Singer) adıyla gösterime giren filmleri, 1927 yılındaki gündeme damgasını vurdu. Çünkü bu çekilen ilk sesli filmdi ve aynı zamanda sinema tarihinde başlayan köklü bir devrimin ilk habercilerindendi. Bu devrimle birlikte, filmlerin yalnızca çekildiği ülkede değil, aynı zamanda başka ülkelerde de anlaşılabilir olması için “seslendirme” ihtiyacı gündeme geldi.

 Digiturk ile aynı yayın grubuna bağlı SkyTurk 360 TV'de yayınlandı:

SkyTurk tv arşivi 

alternatif link (06.14'den itbaren...)

 “Sesin Ruhu” belgeseli Türkiye'deki “seslendirme” serüveninin nasıl başladığına değinirken aynı zamanda sesin toplumsal hafızada ne denli yer ettiğinin de izini sürüyor... Ses hafızası, aslında görüntü hafızasından daha mı güçlü? Maziden gelen bir ses, birdenbire bütün duygularınızı ve fikirlerinizi ateşleyebilir, harekete geçirebilir mi?

 Öncelikle, televizyonun olmadığı zamanlara; radyo günlerine geri dönüyoruz. Radyo tiyatrolarından, TRT çocuk saatine ardından Yeşilçam'a kadar tanıdığımız, hafızalarımıza kazınan birçok ses bu belgeselde gün yüzüne çıkıyor. “Sesin Ruhu” belgeselinde mesleğin duayenlerinden; sanat yaşamına henüz çocuk yaşında babası Necdet Mahfi Ayral'ın teşvikiyle başlayan, Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit başta olmak üzere birçok oyuncuyu sayısız filmde seslendiren Jeyan Ayral Tözüm, Türkiye'de seslendirmenin ilk zamanlarını, tazeliğini hala ilk günkü gibi koruyan anılarıyla aktarıyor. Peki bir filmin Türkçe seslendirilmiş olarak izleyiciye ulaşmasına kadar olan süreci nasıl gelişiyor? Gündelik yaşantımızda karşılaştığımız seslerin izdüşümü, izlediğimiz filmlere nasıl yansıyor? “Sesin Ruhu” seslendirme sanatını ele alırken; ses ve gerçeklik olgusu gibi ana başlıklara da değinmeyi ihmal etmiyor. Seslendirme tarihinin efsane isimleri, şekilden şekle giren sesleriyle binlerce farklı karaktere hayat veriyor. Sean Penn, Brad Pitt, Tom Cruise, Bruce Willis gibi Hollywood’da olduğu kadar ülkemizde de geniş bir hayran kitlesine sahip olan bu aktörlere, ülkemizde sesiyle hayat veren kişi aslında Sungun Babacan’dan başkası değil. Taş Devri’nin Fred Cakmaktaş’ı Sezai Aydın’dan, Buz Devri’nin Miskin Sid’ine hayat veren Yekta Kopan’a kadar birçok seslendirme sanatçısını studyoların ses geçirmeyen kapıları ardında izlerini sürüp, bu mesleğin inceliklerini keşfe çıkıyoruz. Birçok devlet ve şehir tiyatroları oyuncuları ve uzun yıllardır seslendirme yapan profesyonel seslendirme sanatçılarının stüdyolardan, tiyatro sahnesine uzanan günlük rutinlerine eşlik ederken, bazılarıyla Istanbul’un degişen ritmine “ses” aracılığıyla ayak uyduracağız. Acemilik yıllarından, profesyonelliğe geçiş dönemlerine, ilginç anektodlarına, çalışma yöntemlerine kadar ses ve seslendirme sanatçıları hakkında tüm merak ettikleriniz, “Sesin Ruhu”yla IZ ekranlarına geliyor!

11 Mart 2013 Pazartesi

SESİYLE BÜYÜYEN ADAM; KADİR ÖZÜBEK

bizi twitter'dan takip edebilirsiniz


“Mikrofonsuz yaşayamam”
Seslerin insan yaşamındaki etkisi büyüktür. Bazen duyduğumuz bir ses bizi yıllar öncesine ait bir anıya götürebilir. Veya mutsuz bir anımızda içimizi kıpır kıpır yapıp, hayatımıza renk verebilir. 1992 yılından bu yana duyduğumuz bir ses var ki aslında çok tanıdık. Tanıdık olduğu kadar da korktuğumuz bir ses…
Freddy Krueger, Ayı Yogi, Jamie Foxx, Forest Whitaker, Gérard Depardieu, John Goodman, Marlon Brando, Gene Hackmen, Robert de Niro, Benicio Del Toro, Danny De Vito, Tobin Bell ve M.C. Gainey gibi birçok aktörü sesiyle bizlerle buluşturan Kadir Özübek, geçtiğimiz haftasonu Bursa’daydı.
Büyükşehir Belediyesi ile Bursa Kültür Sanat Derneği (BKSD) işbirliğiyle düzenlenen 'Sanat Seminerleri'ne konuk olan ünlü seslendirme sanatçısı Özübek, 'Kadir Özübek Hollywood'la' adlı gösterisiyle bir günde iki gösteriyle sevenlerini büyüledi.
'Kulağını ver tanıdık gelecek' sloganıyla çalışmalarına yön veren ünlü seslendirme sanatçısı Özübek’i bulmuşken, yaşama ve mesleğine dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Biz çok eğlendik, sizler de eğlenceli sohbetimize şahit olun istedik. Haydi, bir fincan kahve eşliğinde satırlarımızda kaybolun, işte buyrun…
TUĞBA ÖZMELEK: Kadir Bey, sizi sesinizle tanıyoruz. Birçok aktörü de sizin sesinizden dinledik. Bu mesleğe adım atış öykünüzü paylaşır mısınız?
KADİR ÖZÜBEK: Eskişehirliyim, Eskişehir’de büyüdüm. Çok uzun yıllardır bu mesleğe emek veriyorum. 13 yaşında mikrofonla tanıştım, Eskişehir’de bir radyoda çalışmaya başlamıştım. Türkiye’nin ilk özel radyocularındanım. Daha sonra İstanbul’da yaşamaya karar verdim. İstanbul’a geldiğimde “Kendimi geçindirecek bir iş bulup, yerleşeyim” derken, hayat beni bugünkü noktalara taşıdı. Best FM’in tanıtım sesiyim. Uzun yıllar Freddy Krueger ve ‘Testere’ gibi filmlerin karakterlerine ses verdim. Bugün de yaklaşık 20 yıla yakın zamanda edindiğim mesleki deneyimimi “Kadir Özübek Hollywood’la” adlı oyunumla Türkiye’ye ulaştırmayı hedefliyorum.
T: Oyununuzla ilgili de biraz bilgi alabilir miyiz?
K: Kadir Özübek Hollywood’la, bir dublaj hikayesi ve farklı bir sahne komedisi. Bugüne dek seslendirdiğim film karakterlerinin iş bulma bahanesiyle kendi hikayelerini anlattıkları ve bir şekilde yollarının kesişmesini konu alan, interaktif ve keyifli bir komedi. Yaklaşık 1,5 saat süren oyunun kahramanları ABD’de mortgage’ı ödeyemeyip Türkiye’ye geliyorlar, bu da epey ilginç işleniyor. Yıllarca seslendirdiğim karakterler, en yakın arkadaşlarım oldu. İnsanlar ünlülerin taklitleriyle şovlar yapıyorlar, benim oyunumda ise Hollywood aktörleri buraya geliyor.
T: Oyununuzu Bursa’dan başka hangi şehirlerde sahnelemeyi planlıyorsunuz?
K: Türkiye turnesi kapsamında, Antalya, Kütahya ve Bursa’da oynadık. Kısa süre sonra Konya ve Eskişehir’e de gideceğiz.
T: Reklam da seslendirdiğinizi biliyoruz. Hangi reklamlarda sesinizi duyduk?
K: Nokia, Avon, Abdi İbrahim gibi reklamlarla, sayısız filmde dublaj yaptım. 12 yıldır her gün aralıksız, mikrofon başındayım.
T: “Mikrofonsuz yaşayamam” diyorsunuz yani?
K: Evet, gerçekten öyle diyebiliriz, mikrofonsuz yaşayamam.
T: Seslendirme, kolay gibi algılanır ama hiç de kolay bir iş değil gibi görünüyor. Sizce nasıl bir mesleğiniz var? İyi bir seslendirme sanatçısı nasıl olunur?
K: Ben çok eğleniyorum. Bu işi çok yapan var ama işi iyi yapan kişi sayısı az. İyi bir seslendirmeci önce okuyacağı metne hakim olabilmeli, metni çabuk redakte etmeli, zamanı çok iyi kullanmalı, tonlama ve vurgu önemli. En önemli nokta ise seslendirdiğin kişi, yani ‘o’ olmalı. Ayrıca hevesi olmalı seslendirme yapmak isteyenin, tutkuyla bağlanmalı işe ve ciddiye almalı. Ben eğlenerek işimi yapıyorum, keyif alıyorum. Bence önemli olan keyif almak ve işinden şikayet etmemek.
T: Seslendirdiğiniz karakterlerin rollerin üzerinize yapıştığını hissediyor musunuz?
K: Jön bir sesim yok benim, bu yüzden şimdiye kadar başrol oyuncularını konuşamadım. Genelde sıkıntılı, sorunlu tipleri ve korku karakterlerini seslendirdim. Bu arada siyahi karakterler sesime çok oturmuştur. Sesim güzel ama konuştuğum en yakışıklı karakter Freddy’di. Kötü rolü iyi aktörler oynuyor ancak kötü karakterleri canlandırmak da zordur.
T: Sizi etkileyen bir karakter oldu mu?
K: Ray Chirles etkiledi beni. Rol kendi içinde gelgitleri olan bir filmdi. İzlediğim filmler arasındaysa bir kere kendi sesimden korktuğum oldu. Hızlı duygu değişikliği olan bir iş bizim işimiz.
T: Mesleğinize sizi daha da teşvik eden bir olay yaşadınız mı, anlatır mısınız?
K: Hollywood’da çok ünlü bir seslendirme sanatçısıdır, Billy Roather. Actor’s Company’de kendi sesiyle benim için tanıtım yolladı. Bu kadar büyük bir sesin bu kadar mütevazı oluşu beni çok etkiledi. Türkiye’de böyle donanımlı kişilerin egosu yüksek oluyor. İşimde bu anı bana yol haritası oldu. Yersiz bir egonun anlamı yok. Samimiyet önemli. Ben sadece bu meslekte değil her işte samimiyet ve tutkunun başarıyı getirdiğine inanıyorum. Ben bu işe başlarken, niyet ettim. Size sorsam istemek mi niyet mi diye, belki istemek dersiniz ama ben niyet etmenin önemine inanıyorum. Niyet ettim ve işime saygı gösterdim.
T: Hiç canınızın yandığı, umudunuzu kaybettiğiniz oldu mu?
K: Olmaz mı, oldu tabii ki. Yıllar önce Ortaköy’de yağmur altında saatlerce bekleyip ne yapmam gerektiğini ve hatta Eskişehir’e dahi dönmeyi düşündüm.
T: Peki böyle bir durumda nasıl kendinizi toparlayıp yolunuza devam edebildiniz?

K: Ne istediğime karar verdim, kendime inandım. “İçime değil, işime kapanacağım” dedim. Her sıkıldığımda bunu kendime tekrar ederim. Beni başarıya iten, kendi yolculuğuma çıkmak oldu.
 http://tugbaozmelek.blogspot.com/2013/03/sesiylebuyuyen-adam-kadir-ozubek-kulak.html?m=1

4 Mart 2013 Pazartesi

Dublaj Stüdyoları


bizi twitter'dan takip edebilirsiniz


Ak'la Kara ve Aton seslendirme stüdyolarında Sanatçılar  kayıttalarken çekim yaptığımız videolar  http://www.dublajcilar.com  http://cihanstar.blogspot.com   http://cihanstar.blogcu.com

bütün videolar için tıklayınız






















Tekken - The Movie (2010)


bizi twitter'dan takip edebilirsiniz



DVD - Blu-ray'de 
ve kanaltürk'te Seslendirenler : 

 Jon Foo ... Jin Kazama : Harun Can

 Kelly Overton ... Christie Monteiro : Sabanur Aksoy

 Cary-Hiroyuki Tagawa ... Heihachi Mishima : Oğuz Toydemir

 Ian Anthony Dale ... Kazuya Mishima :Doğu Aytun*

 Tamlyn Tomita ... Jun Kazama : Müge Oruçkaptan

 Darrin Dewitt Henson ... Raven :Kerem Doğutuna*

 Luke Goss ... Steve Fox : Rıza Karaağaçlı

Gary Daniels ... Bryan Fury : Yaşar Karakulak

 Mircea Monroe ... Kara : ?

*  Syn. Kadir Özübek'e teşekkür ederiz

     Saran Dijital Dublaj Stüdyosu

11 Şubat 2013 Pazartesi

Pizzacı kayıt stüdyosuna girerse..:D

Akla Kara stüdyosunda sıradan bir gün komediye dönüştü, rahmetli seslendirme sanatçısı Payidar Tüfekçioğlu film kaydindaydi, birden kapı açılır ve pizzacı içeri girer 😀 ve olanlar olur, Payidar Bey elindeki okuma kağıdını pizzacıya uzatır; "Konuşacak misin, vereyim mi rolü sana..?" der ve stüdyodakilerde kahkaha tufanı kopar.😂

Usta dublaj sanatçısı Payidar Tüfekçioğlu'nu saygı ve özlemle anıyoruz. 31.05.2024 son güncelleme tarihidir.

29 Aralık 2012 Cumartesi

Elif Acehan'la röportaj yaptık!



bizi twitter'dan takip edebilirsiniz



C - Öncelikle röportaj isteğimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz



E – Ben Teşekkür ederim

C – Dublaja ne zaman, nasıl başladınız?

E – Dublaja 1981 yılında TRT için çekilen ismini asla hatırlamadığım bir yerli filmde küçücük bir kızı küçücük bir kızken konuşarak başladım.

C – Seslendirmeyi sevdiğiniz bir oyuncu var mı?

E – Seslendirmeyi sevdiğim açıkçası dört oyuncu var, bir tanesi Renée Zellweger bir tanesi Kate Winslet bir tanesi Reese Witherspoon ve bir tanesi de Helena Bonham Carter.

C – Kayıt alınırken yaşadığınız ilginç bir anınız var mı?

E – Evet var, gerçekten komik ve çok ilginç bir anım var, bilmiyorum sizlere komik gelir mi, bazı şeyler o an komik gelir ya.
1998 senesinde Çığlık filminin dublajındayız, şu anda isim vermeyeceğim çünkü komik bir durum. Şimdi biz senkron tutturmak adına bazı kelimeleri atar veya ekleriz cümlelerimizin başına sonuna veya ortasına… Sahnede karakter vuracağı bir kızı tehdit ediyor,  başına doğru dayıyor silahı ve arkadaşımız dedi ki “Eğer sesini çıkarırsan seni başından vurucam” dedi, baktı ki bitmiyor ağız devam ediyor laf “en başından” dedi. Stüdyoda kalabalık olduğumuz dönemler, biz böyle gülmekten herkes yerlere attı kendini, herkes ölmüştür gülmekten bu en komik anılarımdan biridir gerçekten, inşallah üyelerinizde güler Big%20smile ama çok komik bir ektir “en başından” dünyanın en komik eklerinden biridir, isim vermiyorum. (gülüyor)

C – Bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz.

E – Ben teşekkür ederim.

Elif ACEHAN kayıttayken...
http://www.youtube.com/watch?v=D57WRPsyP5s

C – Anneniz ve babanız tiyatro sanatçıları, bu işte tiyatro eğitimi almak ne kadar önemlidir, tiyatro yapmayan biri de aynı performansı gösterebilir mi?

E – Tiyatro yapmayan biri aynı performansı gösterebilir ama şöyle bir durum var eğitim gerçekten çok önemli bir şey onu asla yadsıyamayız, tiyatro eğitimi almış bir insanla hiç almamış dışarıdan başlamış insanın gelişimi de ilerleyişi de daha farklı olur, alaylı insan çok var benim annem alaylı bir oyuncu, bir çok ödül almış Türkiye’nin çok önemli tiyatro oyuncularından biridir, annem diye söylemiyorum ama öyle, alaydır hiçbir tiyatro eğitimi yoktur fakat eğitim çok önemli yetenek korkunç önemli ikisinin bir araya gelmiş hali mükemmel bir şey demektir.

C – Kayıt alınırken sesinizle bir nevi tiyatro yapıyorsunuz, dublajcıların çoğu tiyatro eğitimi almış sanatçılar, eskiden herkes stüdyoda beraber kayda girermiş, stüdyoda adeta tiyatro havası oluşturuluyormuş, günümüzde dublajcılar tek tek kayda alınıyor, sizce hangisi daha zevkli oluyor?

E – Kesinlikle eski hali daha zevkli oluyordu, biz ona tulum giymek deriz, keşke hala zaman zaman yapabilsek, bazen başrollerde yapılabliyor ama  kalabalık girme şanşımız artık olmuyor çok fabrikasyona dönüştürdüler işi çok acil işler yapıyoruz fakat eskisi çok daha güzeldi, karşınızdakine cevap verme duygusu kadar muhteşem bir şey olamaz, yazıya cevap vermekle konuşan bir insana cevap vermek arasında çok büyük oyun farkları vardır, ben bunu zaman zaman kendimde dahil kayıt yapan birçok meslektaşımda görüyorum ama bizim hiç suçumuz yok inanın, interaktif olmalıyız karşılıklı konuşmalıyız ama ne yapalım yine de en iyisini yapmaya çalışıyoruz.

C – dublajcilar.com 'u takip ettiğinizi söylediniz, sitemiz için eleştiriniz, tavsiyeleriniz olacak mı?

E – Tabii ki olacak, şimdi bana kızmayın ama şöyle bir eleştirim olacak, hepiniz korkunç derecede dublajla ilgilisiniz onu biliyorum son derece de keyifle zaman zaman okuyabiliyorum fakat şöyle şeyler görüyorum “bunu o konuşmasaydı şu konuşsaydı, bunu neden bu şekilde konuşmuş da bu aktörü bu konuşsun şu aktristi şu konuşsun” bunlar çok güzel tabii ki bunlar fikirler fakat bizler mesleğe zor şartlarda devam eden insanlarız, hiç birimiz yatlarda katlarda yaşamıyoruz bazen bunlarla da ilgilenen arkadaşlar var sitede görüyorum bizim kaşelerimizden dahi bahsedebiliyorlar ve bu bana çok acı veriyor, her neyse yapılması gereken şey beğendiğin sanatçıları elbetteki desteklemek ama diğer sanatçıları lekeleyecek şekilde bir şey yapmamaya, söylememeye dikkat etmek çok önemli ya da bu işin uzmanıymış gibi davranmamak, şöyle bir örnek vereyim size benim babam yakın bir zamanda büyük bir bypass ameliyatı geçirdi ve ben hiçbir şekilde gidipte babamın kalbini dışarı çıkaran doktora “ya bence bu damarı buradan tutupta şöyle koymasaydın da sağ taraftan atlatarak soksaydın bu tarafa” demedim, bazı arkadaşlarımızın yaptığı zaman zaman buna benziyor, bizim hiçbir beyin cerrahına gidip nasıl beyin ameliyatı yapacağını öğretemeyeceğimiz gibi uzmanı değilseniz hiçbir meslekte bunu yapmamanız gerekir. Büyük bir keyifle okuduğumuz siteyi zaman zaman “of yapmayın ne olur” diyerek kapatabiliyoruz, kendi aramızda da konuşuruz biz hepimiz çok yakın arkadaşız, kimse kimseden nefret etmiyor, hepimiz birbirimizi çok seviyoruz ve çok iyi anlaşıyoruz ne olur siz de bize sevgiyle yaklaşın yani eleştirilerimizi daha hoş şekilde tutalım dublaj yönetmeni, yapımcısı ya da seslendirme sanatçısıymış gibi değil de hakikaten izleyiciymiş gibi yapalım

C – Reklamlarda çoğunlukla aynı sesleri duyuyoruz, sizce bunun sebebi nedir?

E – Benim çok fazla eleştirdiğim bir şey değil ben çok az reklam seslendirmesi yaptım hayatımda, bunda reklam sesi var bunda yok falan tarzı bir şeye de inanmıyorum ama günümüzde reklam seslendiren o kadar başarılı sanatçılar var ki hakikaten çok da güzel ürünü sunabiliyorlar o yüzden ben az ses olmasına karşı değilim, “neden ben konuşmuyorum niye şu konuşuyor” falan diye durumum da yok ben memnunum ama daha böyle tekeldeymiş gibi duruyor o tatsız, dışarıdan öyle görünüyor ama arkadaşlarımız çok başarılı o yüzden çok da eleştiri yapmanın alemi yok yani o çekememezliğe girer artık, bence çok başarılılar konuşan arkadaşlar.

C – Türkiye'de dublajın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

E – Ben Türkiye'de dublajın durumunu iyi değerlendiriyorum, bence Türkiye dublaj anlamında çok başarılı bir ülke, öyle hani Almanya birinci Türkiye ikinci falan derler hiç öyle bir şey yok ben zaman zaman denk geliyorum yabancı kanalları izlerken duyuyorum çok büyük senkron sorunları yaşıyorlar. Maalesef şöyle bir gerçek var profesyonel olmayan kendini öyle gösteren bir takım stüdyolar var, o stüdyolarda çalışan maalesef henüz profesyonel olamamış bir takım meslektaşlarımız var. Onların çıkardıkları işler bazen kendilerinden de kaynaklanmayan sebeplerle işte stüdyo sesi gibi tabi ben teknik terim bilmem ne yalan söyleyeyim, bir takım stüdyolar var ki işleri çok ucuza yapmak adına maalesef büyük hatalar yapıyorlar. Ama Türkiye’de dublajın yeri çok iyidir çok profesyonel birkaç tane dublaj stüdyosu vardır ve oradan çıkan işlerin altına her şekilde imzamı atarım, son derece de güzel işler çıkarıyorlar Türk dublaj sanatçıları, yönetmenleri ve kast yönetmenleri bence çok iyi.

C – Bu mesleği yapmak isteyen insanlara tavsiyeleriniz nelerdir?

E – Bu mesleği yapmak isteyenlere tavsiyem bu mesleği yapmak istememeleri! Gerekten öyle, çok zor bizim mesleğimiz, ben size şöyle söyleyeyim Ak’la Kara stüdyosuna aşağı yukarı hergün 10 kişi geliyor “biz dublaj yapmak istiyoruz, benim sesim çok güzel ben çok güzel taklit yapabiliyorum” bunlar çok büyük yanlışlar, taklit yaparak dublaj sanatçısı olamazsınız, sesiniz güzelse dublaj sanatçısı olamazsınız ki sesim güzel çirkin diye bir şey yoktur “benim sesim hiç güzel bir ses değildir” sadece sesimi kullanmayı biliyorum, hepimizin sesi çok güzeldir bu hayatta ama maalesef bunu arkadaşlar çok karıştırıyorlar. Maddi bir getiri beklentisi içinde asla bu mesleğe başlamaya dahi çalışmamalılar çünkü öyle bir şey yok. Maddi gelir diye bir şey söz konusu olamaz hele de dublaja yeni başlamış bir insan için, bizler profesyonel insanlarız belirli kaşelerde çalışıyoruz o kaşeleri bizlere vermeyenlerle çalışmıyoruz ama yeni başlayan biri için böyle bir şeçim şansı olmayacaktır. Ben genç arkadaşlara konservatuara başvurma yaşını geçmemiş arkadaşlara hemen konservatuarın tiyatro bölümüne başvurmalarını ve tiyatro yaparak bu işe başlamalarını öneririm. Tiyatro eğitimi aldıktan sonra veya esnasında bu işi yapmalarını öneririm, tek önerebileceğim bu olabilir ama hiçbir şekilde dublajla ilgisi olmayan tamamen başka meslekleri kendine edinmiş başka okullarda okumuş başka konuların uzmanı olmuş ve dublaj yapmak isteyen insanlara çok karşıyım, hepimizin bir mesleği hepimizin bir uzmanlığı var, demin dediğim gibi ben beyin cerrahı olamam bu yaştan sonra, onlar da dublajcı olamazlar büyük ihtimalle ama denemek isteyen varsa hodri meydan biz buradayız deneriz, valla deneriz hiç sorun değil.

C – Mesleğinizde en çok yapılan hatalar nelerdir?

E – Kendi sesini dinlemek, daha bu işe yeni başlayan insanların yanlışına düşmek, evet kullanmayı biliyorlar ve çok güzel çıkıyor ama bunu dinlemenin alemi yok. Doğallıktan kaçınmak, çok doğal konuşan dublaj sanatçılarımız var izlediğiniz filmdeki karakterin sesi gerçekten oymuş gibi çıkan arkadaşlarımız var, bu olabildiğine göre kendini dinlemenin hiçbir anlamının olmadığını düşünüyorum, kızmasınlar bana dublajcı arkadaşlarım maalesef aramızda var, zaman zaman ben bile yapıyorumdur bilmiyorum ama yapmamaya çok gayret ediyorum, en büyük hata bu.

C – Seslendireceğiniz karakteri kayıt öncesinde prova etme imkanınız oluyor mu?

E – İstersek tabii ki ama dediğim gibi fabrikasyona döndüğü için son zamanlarda yapamıyoruz. Ak’la Kara stüdyolarının sahibi ve patronumuz, sevgili dostum Kerem Kobanbay ve Savaş Özdural’ın şöyle bir taktikleri vardır, onlar çok önemli filmlerde, her film bizim için önemlidir ama mesela Oscar kazanmış ya da gerçekten çok kıymetli oyuncuların olduğu çok dikkat edilmesi gereken filmler var, karate temalı çin filmlerinden farklı filmlerden bahsediyorum, bunların kaydından bir ya da iki gün önce mutlaka bizi haberdar ederler işte açarlar bana telefon ”Elifciğim, şu gün şu filmde şu rolü konuşacaksın izleme imkanı bulabilirsen izle, istersen tekst temin edelim” bunu mutlaka yaparlar ve çok güzel bir şeydir bu fabrikasyon arasında bile hala yapılabiliyor. İstersek her sahneyi prova edebiliriz kimse görmeyin demiyor ama biz artık görmeden de konuşabiliyoruz, takıldığımız yerde durup tekrar yapıyoruz baktık hiç yapamıyoruz on kere seyrediyoruz hiç sorun değil ama istesek yaparız istemezsek yapmayız gibi bir durum var.

C – Bu işe başlarken hangi sanatçıları kendinize örnek aldınız, günümüzde beğendiğiniz meslektaşlarınız var mı?

E – Tabii ki var, bu işe başlarken örnek aldığım tabii ki annem oldu, benim annem çok eski bir dublaj sanatçısıdır, dublajcilar.com ‘un ziyaretçileri annemin dublaj yaptığı dönemleri imkan yok hatırlamazlar, en azından televizyonda izlememişlerdir yaşları yetmez. İlk örnek aldığım tabii annemdir, ben annemin karnındayken dublaj stüdyosuna girmiş bir insanım, onu örnek aldım hala da onu onu örnek alırım bazen birbirimiz ile didişiriz hatta, “sen bunu yanlış söylemişsin, niye yanlış tonladın, niye sen bana sormadın”. Günümüzde çok beğendiğim dublaj sanatçıları var hiç kimseyi ayırmak istemem fakat özellikle çok beğendiğim sesler vardır ki duymadan yaşayamayacağım sesler vardır Tolga Tibet’in sesidir biri onu özellikle söylemek isterim hakiken böyle “aa ne kadar güzel bir ses Yarabbim” diye dinliyorum her gün duymama rağmen yanımda yine de dinliyorum televizyonda duysam böyle bir sestir, bunu örnek verebilirim ama kimseyi ayırmam herkes başarılıdır kendine göre herkes mükemmel seslere sahip.

C – Yerli dizilerde artık sesinizi duyamıyoruz, bu sizin tercihiniz mi, sizin tercihiniz ise bunun nedeni nedir?

E – Tabii ki benim tercihim değil, zaman zaman da ayrıca hala yapıyorum yerli ama çok kısıtlı yapıyorum, birincisi dublaj sektörünü ilgilendiren çok içsel bir sorun nedeniyle eskisi kadar yerlilerde çalışmıyorum maalesef, o sorunun derinine girmeyeceğim nedenini açıklamasını uzun uzun, seyircilerimizin dinleyerek zaman harcamalarına gerektirecek bir konu değil. Fakat şöyle bir durumumuz var maalesef kaşeler de çok düşük yani siz şimdi belli bir yere geldikten sonra o kaşelere çalışmak istemiyorsunuz, çalışan arkadaşlarıma hiçbir şey söyleyemiyorum, hayat! Çok açık ve net bir gerçek var ekmek parası kazanıyoruz biz bu işten, bu iş bizim mesleğimiz, bazı arkadaşlarımızın başka hiçbir işi yok, tiyatroda çalışmayan, maaşı olmayan bir sürü arkadaşımız var o yüzden bir çok kaşeye saçma bulacağımız kaşelere bile çalışan arkadaşlarımız var, çok şükür Allah’a ki benim öyle bir seçme tercihim var, ben gitmiyorum o kaşelere bir yerlere ama dediğim gibi tek sorun kaşe değil, ben çok yüksek para istiyorum kimse beni çağıramıyor değil çok mesleki çok içsel bir sorunumuz var özellikle bundan dolayı yerlilerde fazla duyamıyorsunuz beni.

C – Yerli dizilerde yapılan seslendirmeleri nasıl buluyorsunuz?

E – Güzel buluyorum fakat çok karşı olduğum bir şey var zaman zaman, herkesi aynı kişinin seslendirmesi bütün jönleri aynı dublaj sanatçısının seslendirmesi bütün kadın başrol oyuncuları da, mankenleri de maalesef aynı kadın sanatçının seslendirmesi, bizim çok fazla bir tane iki tane değil iyi dublajcımız, o kadar güzel yerliye yakışacak kadın sesimiz, erkek sesimiz var ki ben bütün mankenlerin aynı erkek tarafından ya da bütün manken kadınların aynı kadın tarafından seslendirilmesine çok üzülüyorum çünkü gerçekten çok iyi dublaj sanatçılarımız var, onları da kullanmaları gerektiğini düşünüyorum ama maalesef biri bir diziyle ünlü oluyorsa örnek vermek istemiyorum isim isim ama aynı adam sesini başka dizilerde de kullanmak istiyorlar bu oyunculuk adına da çok yanlış bir şeydir dizi için de çok acı bir şey bence çünkü sesle tutacak bir şey değildir senaryoyla tutar dizi, çok büyük bir yanlıştır keşke bir sürü ses kullansalar.

C – Filmleri dublajlı mı altyazılı mı izliyorsunuz?

E – Ben altyazılı da izlemiyorum, ben filmleri orijinal izliyorum çünkü alt yazılıları da seyredemiyorum çok büyük çeviri hataları yapılabiliyor, dublajlı tabii ki izliyorum fakat çok dürüstçe söyleyeceğim zaman zaman işin profesyoneli olarak söylüyorum dublajsız izlemeyi tercih ettiğim oyucular var, mesela ben Gary Oldman’ı dublajlı izlemek istemiyorum dünyanın en iyi dublajcısı da konuşsa… Gary Oldman’ı çok güzel konuşan dublaj sanatçılarımız var Türkiye’de, mükemmel iş çıkarıyorlar ama ben o adamın sesini duymak istiyorum o yüzden genelde orijinal sesleri dinlemeyi tercih ediyorum fakat yaptığımız işleri ve arkadaşlarımın diğer stüdyolarda dahil yaptıkları işleri kaçırmamaya çalışıyorum, “dur bakalım bunu nasıl konuşmuş, dur bakalım ne yapmış” diye izlemeyi tercih ediyorum fakat şöyle bir handikap var o zaman filmden hiçbir şey anlamıyorsunuzLOL bizim işimizi yapıyorsanız, filmi seyredemiyorsunuz adamları dinliyorsunuz çok korkunç oluyor o yüzden orijinal seyretmeyi tercih ediyorum.

C – Hangi tarz filmlerden hoşlanırsınız, favori filmlerinizi öğrenebilir miyiz?

E – Tabii ki , şimdi benim hayatta en sevdiğim film Amadeus’dur, Mozart’ın hayatı, Milos Forman’ın yönettiği… en çok sevdiğim o filmdir. Ben korku filmi severim, çok severim ama gerilim korku filmi böyle hani parçalanmış adamlar, zombiler öyle değil maalesef, ciddi gerilim Sixth Sense - 6. His gibi öyle filmleri severim, bir de tabii gerçekten çok sevdiğim bir oyuncu varsa her filmini izlerim. Al Pacino gibi Gary Oldman gibi oyuncular var ki onların her filmini izlerim, hiç sorun değil, Heath Ledger vardı mesela, vefat etti maalesef çok üzüldüm ona, onun da olduğu her filmi seyrederim, oyuncu takip ederim daha çok filmlerde.

C – Bize bu yoğun çalıştığınız tempoda zaman ayırdığınız için şahsım ve dublajcilar.com adına çok teşekkür ederiz.

E – Ben çok teşekkür ederim.
 cihanstar © Eylül-2011