Tweet bizi twitter'dan takip edebilirsiniz https://twitter.com/cihanstar
Zafer Önen'in cenazesi, Feriköy Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Usta oyuncu ve tiyatrocu Zafer Önen, son yolculuğuna uğurlandı. Önen'in, kibar, esprili ve yetenekli biri olduğunu söyleyen oyuncu Zafer Algöz "2013 yılını hiç sevmedim. 2013 yılında özellikle sanat dünyasında birçok büyüğümüzü, ağabeyimizi, arkadaşımızı kaybettik. 2013 yılı bir an önce bitsin artık" dedi.
Önen'in cenazesi, Şişli'deki Kent Sineması'nda düzenlenen törenin ardından Teşvikiye Camisi'ne getirildi. Burada taziyeleri, Önen'in oğlu Suat Önen kabul etti. Törene, Önen'in ailesi, yakınları ve sanatçı arkadaşları katıldı.
Çok üzgün olduğunu belirten Suat Önen, babasının Türk tiyatrosunun en önemli isimlerinden biri olduğunu söyledi. Önen, "Babamı dostumu , arkadaşımı, bir tiyatrocuyu, bir sanatçıyı kaybettim. Eskiler çok farklıydı. Onların terbiyesi, onlardan aldığımız eğitim , kültür bu nesilde de olsun istiyoruz. Herkesin birbirini sormasını istiyorum. En büyük sıkıntı, birbirimizi sormuyoruz. Babam da bu sıkıntıyı yaşadı. Geleni oldu ama çok değildi" diye konuştu.
medyatava
-----------
Zafer Önen (1921, Çorum - 13 Aralık 2013, İstanbul) Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, seslendirme sanatçısı.
Devlet Opera ve Balesi Şan bölümünde eğitim gören sanatçı, ilk oyununu 1942'de Ses Tiyatrosu'nda Ekrem Reşit Rey'in "Hava Cıva" operetinde oynadı. Önen, Muammer Karaca Tiyatrosu, İstanbul Tiyatrosu, Raşit Rıza Tiyatrosu, Mücap Ofluoğlu Tiyatrosu, Küçük Sahne, Dormen Tiyatrosu, Tevhit Bilge Tiyatrosu gibi tiyatrolarda çalıştı. Devlet Opera ve Balesi'nde, çeşitli sinema ve dizi filmlerde rol aldı, seslendirme yaptı. Özellikle çizgi film karakterlerine yaptığı seslendirmelerle tanınır.
Seslendirdiği oyuncular:
Sami Hazinses
Kamer Sadık
Kamran Usluer (Alın Yazısı filminde)
Orhan Elmas (İnek Şaban)
Çetin Başaran (İyi Aile Çocuğu)
Özcan Özgür (Köşeyi Dönen Adam)
Baykal Kent (Küçük Bey)
Necdet Yakın (Postacı)
Yüksel Gözen (Renkli Dünya)
Semih Sezerli (Vesikalı Yarim)
Vikipedi
----------
cihanstar©2005-2026 dublaj, seslendirme hakkında merak edilen, aranılan herşey, sanatçılarla yapılan röportajlar artık burada, cihanstar Türkiye'de Dublaj Türkçe dublaj seslendirme Turkish dubbing Türkische Überspielen voiceover TV'de, dijital platformlarda ve sinemada yayınlanan filmlerin seslendirme kadroları için seslendirmen forumumuza sizi de bekleriz: seslendirmen.yetkin-forum.com
15 Aralık 2013 Pazar
5 Aralık 2013 Perşembe
Sayısal Karasal Yayında ihale iptal edildi!
Tweet bizi twitter'dan takip edebilirsiniz https://twitter.com/cihanstar
Yüklü lisans ödemelerinin yapıldığı ama RTÜK’ün belirsizliklere boğarak sürdürdüğü süreçte sayısal karasal yayıncılık işi boş bir beklenti mi olacak?
Yüklü lisans ödemelerinin yapıldığı ama RTÜK’ün belirsizliklere boğarak sürdürdüğü süreçte sayısal karasal yayıncılık işi boş bir beklenti mi olacak?
Televizyon yayınları uydu, kablo (KabloluTV, IPTV,WEBTV) ve karasal ortamlar kullanılarak izleyiciye ulaştırılır. Bu 3 ortamın da daha verimli kullanılabilmesi için yayınlar sayısal olarak kodlanabilir. Uydu ortamında sayısallaşma süreci geçtiğimiz yıllarda tamamlandı. Kablo ortamında sayısal ve analog yayınlar, eş zamanlı gönderilmeye devam ediliyor. Karasal ortamdaki yayınların sayısallaştırılması süreci yeni başlıyor. Bugün karasal yayınlar evlerdeki eski tip antenlerle izleniyor.
Karasal TV yayınlarındaki yeni teknolojiye geçiş için RTÜK tarafından süreç başlatılmıştı. Bu çerçevede 2013 yılının Nisan ayından başlayarak ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde ihaleler yapıldı.
TV kanal sahipleri bu ihalelere girerek ya sadece bir ilde, ya bölgesel ya da tüm Türkiye’de 10 yıl süresince yayın yapma hakkını belli bir bedel ödeyerek aldılar. Hatta kumandada ilk sıralarda çıkmak için daha çok ödeme yaptılar. Bu sistemde kumandadaki sıralamayı izleyici kolaylıkla değiştiremiyor.
RTÜK’ün hala sitesinde yer alan plana göre 1 Kasım 2013’te sayısal yayınlar Ankara ile başlayacak ve il il Aralık 2014’e kadar tamamlanacak; Mart 2015’te eski tip analog karasal yayınlar tamamen kapatılacak.
Sayısal karasal yayınlar uygulaması ile 11 HD, 22 SD olmak üzere 33 ulusal, 4 bölgesel, 7 yerel ve 10 TRT olmak üzere 54 televizyon kanalı izleyeceğimizi bekliyorduk.
1 Kasım 2013’e kadar altyapıyı kuracak olan şirketin yasada belirtildiği gibi kurulup işlere başlaması ve Ankara’da yayına başlaması gerekiyordu.
Ama bu olmadı çünkü yapılan tüm işler durduracak bir gelişme oldu.
Ulusal frekans ihalesinde yürütme durdu! Yani çark durdu!
Ankara 8. İdare Mahkemesi 11.07.2013 tarihinde bir yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu karar ile 16-17-18 Nisan 2013 tarihlerinde yapılan ulusal karasal sayısal televizyon yayın lisansı sıralama ihaleleri işlemlerinin durdurulması ve bu ihalelere teklif vermiş ve teminat yatırmış kuruluşların talepleri halinde teminatlarının iade edilmesi kararlaştırıldı.
Danıştay, mayıs ayında, tematik kanallarda sınırlamaya gidilmesi nedeniyle ihaleye giremeyen Yumurcak TV’ye vize vermiş, Anten A.Ş’ye 1 milyon 680 bin TL vererek ortak olan TRT’nin ortaklığı ise hukuka aykırı görmüştü. Bir başka karar da 11 Temmuz’da 8. İdare Mahkemesi’nden geldi. Medya Haber Radyo ve Televizyon Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, ulusal frekans ihalesinin iptali için açtığı davada RTÜK aleyhine karar verdi. RTÜK, kuruma tebliğ edilmesinin ardından mahkeme kararına uyarak ulusal frekans ihalesini iptal etti
RTÜK açmazda !
Bu yürütmeyi durdurma işlemini ile sayısal karasal denilen yeni TV izleme platformuna geçiş durdu.
Yerel ve bölgesel ihale tamamlanmasına rağmen, yeni altyapıyı kuracak olan verici tesis ve işletme şirketinin içinde de ulusal ihaleyi kazanan lisans sahibi kanallar olması gerekiyor. Yasada yapısı açıkça belirtilen bu şirket olmadan sistem kurulamaz ve yeni sayısal karasal yapıya geçilemez.
Ama yürütme durduğu için ulusal yayın lisans sahibi kimse yok. Böylece yasada belirlenen bir madde yerine getirilemiyor ve asıl işi yapacak şirket kurulamıyor.
Yerel ve bölgesel ihale tamamlanmasına rağmen sadece belli illerde yayın yapacakların altyapısı da kurulamıyor.
RTÜK ihaleyi yenileyemiyor? Neden mi?
6112 sayılı yasada RTÜK’e ihale sürecini tamamlamak için 2 yıl süre tanınmıştı. Bu süre sona erdiği için RTÜK ulusal ihaleyi yenileyemiyor.
14 – 15 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul’da DigiTAG tarafından düzenlenecek DVB-T2 çalıştayında RTÜK’ün bu açmazdan nasıl çıkacağını açıklaması bekleniyor.
İHALELER NASIL SONUÇLANMIŞTI ?
16-17-18 Nisan 2013 tarihlerinde kumandadaki sıralamayı da belirleyecek şekilde ihale sonuçlandı.
10 yıl süre ile ulusal düzeyde yayın yapma hakkında sahip olacak 11 adet kanal 27 milyon TL ile 25 milyon TL arasında ödeme yapmayı taahhüt ettiler.
25 Haziran 2013 tarihinde yerel kanal ihaleler yapıldı. Her il için belli sayıda kanal sayısı sınırı getirilerek ihaleye çıkıldı. Bazı illerde hiç katılım olmazken, bazı illerde az sayıda katılım olunca ihale taban fiyattan hiç artırım olmadan sonuçlandı. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi çok talep olan illerde taban fiyat yerine açık artırma ile yüksek fiyattan sonuçlandı
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nca (RTÜK), yerel ve standart çözünürlüklü TV Yayın Sıralama İhalesi yapıldı. Açık teklif usulüyle yapılan ihalede, Kahramanmaraş, Kocaeli, Antalya, Tokat, Zonguldak, Adıyaman, Afyonkarahisar ve Ankara için teklif veren kuruluşların sıralaması belirlendi.
RTÜK’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, Kahramanmaraş’ta 80 bin lira teklif veren 6 kanal, Kocaeli’deki sıralama da 120 bin TL ile 100 bin Tl arasında teklif veren 4 kalan sıralandı. Antalya’da 8 kuruluş 100′er bin liralık teklif vererek sıralamaya girdi. Tokat’ta 7 kuruluş, 80 bin liralık teklifte bulundu. Zonguldak’ta 3 kanal . 80 bin lira teklif etti. Adıyaman’da 80 bin lira teklif eden 2 kanal vardı. Afyonkarahisar’da 3 kanal 80 bin lira ile sıralandı. Ankara için verilen tekliflerde 420 bin lira ile 180 bin lira arasında teklif veren 8 kanal sıralandı
Bölgesel yayın için ihaleye bir örnek Güneydoğu Anadolu bölgesi için verilebilir. 3 mayıs 2013 tarihinde yapılan ihale ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından bölgesel karasal sayısal televizyon yayın lisansı sıralama ihalesinin Güneydoğu Anadolu bölgesi için düzenlenen bölümünde, yayın lisansı alan 2 kuruluş belirlendi. Çünkü sadece 2 kuruluş teklif vermişti. RTÜK’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, ihaleye, genel yayın türünde standart çözünürlüklü teknikle yayın yapacak 4 bölgesel televizyon lisansı için, Başlangıç tutarının 200 bin lira olduğu ihalede, 4 frekans için 2 kuruluşun teklif vermesi nedeniyle artırıma gidilmedi.
Almanya’da sayısal karasal TV kapatılabilir!
Almanya’da sayısal karasal yayın neredeyse hiç izlenmiyor. Almanya’daki yapılan araştırmalar göstermiş ki toplam TV izleyicilerinin yüzde 45’i uydu, yüzde 45’i kablo, kalan içinde yüzde 6-7’si sayısal karasal yayın izleyicilerinden oluşuyor. Almanya’da RTL grubu 2015′te sayısal karasal TV şebekesinde yer almayacağını açıkladı. EBU’da yayınlanan bir makaleye göre Almanya’da sayısal karasal TV şebekesinin tamamen kapatılabileceği ileri sürüldü.
Türkiye’de uydu üzerinden TV izleyen hane halkının toplam TV sahipleri içindeki oranının %75 civarında olduğu tahmin ediliyor.
Bu kadar büyük lisans paralarının ödendiği, RTÜK’ün bu kadar belirsizliklerle dolu sürdürdüğü süreçte sayısal karasal yayıncılık işi boş bir beklenti mi olacak?
Bu sorunun yanıtını çok zaman geçmeden alacağımızdan kuşkunuz olmasın.
3 Eylül 2013 Salı
8 Haziran 2013 Cumartesi
Magic Box'ın 1. kanalı yayında (nostalji-foto+video)
Tweet bizi twitter'dan takip edebilirsiniz https://twitter.com/cihanstar
Magic Box test yayınında
detaylı bilgi
magic-box-açılış---5 Mayıs 1990 Milliyet
magic-box-deneme yayını---8 Mayıs 1990 Milliyet
STAR 1 nostalji yayın akışı
MAGIC BOX STAR 1
4 Haziran Pzt.*
12.59 Açılış ve Yayın Akışı
13.00 Video Clip
15.00 Yabancı Dizi : Ateş Çemberi
16.00 Yabancı Dizi : Cimri
(Moliere'in eserinden...)
17.00 Çizgi Dizi :
Örümcek Adam ve Arkadaşları
Örümcek Adam ve Arkadaşları
17.30 Video Clip
18.00 NBA Basketbol
20.15 Brezilya Futbol
21.05 Yabancı Dizi : Kirli Oyun
23.05 Video Clip
00.05 Video Clip
00.59 Kapanış
* programlı test yayınına başladığı tarih
------------------------------------------------------------
5 Haziran Salı - 8 Haziran Cuma 1990
YAYIN AKIŞI
12.59 Açılış ve Yayın Akışı
13.00 Video Clip
15.00 Yabancı Dizi : Ateş Çemberi
16.00 Yabancı Dizi : Cimri
(Moliere'in eserinden...)
17.00 Çizgi Dizi :
Örümcek Adam ve Arkadaşları
Örümcek Adam ve Arkadaşları
17.30 Video Clip
18.00 NBA Basketbol
20.15 Brezilya Futbol
21.05 Yabancı Dizi : Tatlı Aşk
23.05 Video Clip
00.05 Video Clip
00.59 Kapanış
MAGIC BOX STAR 1
9 Haziran 1990 Cumartesi
YAYIN AKIŞI
09.59 Açılış ve Yayın Akışı
10.00 Video Clip
10.30 Çizgi Dizi : Küçük Büyücüler
11.00 Video Clip
13.15 NBA Basketbol
15.00 Yabancı Dizi : Ateş Çemberi
16.00 Yabancı Dizi : Cimri
(Moliere'in eserinden...)
17.00 Video Clip
20.15 Yabancı Dizi : Tatlı Aşk
23.15 Video Clip
00.59 Kapanış
------------------------------------------------------------
STAR 1 MAGIC BOX
4 Ağustos 1990 Cumartesi *
YAYIN AKIŞI
09.59 Açılış ve Yayın Akışı
10.00 Video Clip
10.30 Çizgi Dizi :
Örümcek Adam ve Arkadaşları
Örümcek Adam ve Arkadaşları
11.00 Video Clip
13.15 NBA Basketbol
15.00 Yabancı Dizi : Ateş Çemberi
15.55 Maç Öncesi
16.00 Fenerbahçe-Galatasaray Maçı/Naklen *
18.00 Yabancı Dizi : Hannay
19.00 Video Clip
20.15 Yabancı Dizi : Kayıp Çocuklar
21.15 Yabancı Dizi : Santa Barbara
22.15 Video Clip
01.59 Kapanış
* test yayınından normal yayına geçiş tarihi ve zamanı
* Almanya'nın Köln kentinde yapılan özel maç
* Maçı G.Saray 2-0 kazanmış
----------------------------------------
magic-box--2 Temmuz 1990
magic-box--23 Temmuz 1990
magic-box--31 Temmuz 1990 Hürriyet
magic-box--24 Ağustos 1990 Milliyet
magic-box--10 Ekim 1990 Tan
STAR 1 MAGIC BOX
6 Ekim 1990 Cumartesi *
YAYIN AKIŞI
09.59 Açılış ve Yayın Akışı
10.00 Haberler
10.05 Çizgi Dizi : Jana
10.30 Çizgi Dizi : Turbo Genç
11.00 Video Clip
12.00 Yabancı Dizi : TV 101
12.55 Haberler
13.00 Bilim Kurgu Sineması :
Yıldızlarla Gelen
14.30 Amerikan Güreşi
15.25 Haberler
15.30 Madison
Square Garden'dan Boks
16.30 Belgesel : Otomobilin Tarihçesi
16.55 Haberler
17.00 Youngstar Galaxy
17.15 Video Klip Mix
18.10 Haberler
18.15 Yabancı Dizi : Hollywood Anıları
19.00 Yabancı Dizi : Uçak Gemisi
19.50 Ana Haber Bülteni,
CNN Haber ve Magazin
20.25 Yabancı Dizi : Mike Hammer
21.15 Haberler
21.20 Sinema : Silahlı ve Tehlikeli
23.05 Haberler
23.10 Bir Hafta
CNN'den haftanın olayları
00.05 Gerilim Sineması :
Sahte Vücutlar
01.59 Kapanış
* TRT'de ve Star 1'de Yeni Yayın Dönemi
magic-box---cem uzan--18 Kasım 1990 Hürriyet
magic-box--9 Aralık 1990 Hürriyet
15 Mayıs 1991 Çarşamba
13.03 Açılış
13.05 Çizgi Dizi: Hayalet Avcıları
13.30 Arkası Yarınlar: Santa Barbara...
17.30 Çizgi Filmler: Thundercats, Taş Devri
18.30 Yabancı Dizi: Süpermarket
19.00 Haberler
20.00 Yabancı Dizi: Beni Rahat Bırak!
20.30 Yabancı Dizi: İkiz Tepeler
21.30 Yabancı Dizi: Hanedan
22.30 Yabancı Dizi: Dedektif Hunter
23.30 Korku Oyunları
00.10 Yabancı Dizi: Yaratıklar
00.40 Kapanış
------------------------------------------------------
"Biz TRT'nin 20 yılda yapamadıklarını bir yılda yaptık" Magic Box
"Biz sizin bir yılda yaptıklarınızı (!) 20 yılda yapmadık" TRT
gazete üzerinden atışmalara bakar mısınız:D
--------------------------------------------------
30 Mayıs 1991 Perşembe
13.03 Açılış
13.05 Çizgi Dizi: Hayalet Avcıları
13.30 Arkası Yarınlar: Santa Barbara ...
17.30 Çizgi Filmler: Sosyete Gençleri, Taş Devri
18.30 Gizli Kamera Şakaları
19.00 Haberler
20.00 Yabancı Dizi: Molly
20.30 Yabancı Dizi: Yemyeşil
21.30 Orhan Boran'la İyi Geceler
22.30 Sinema: Hücüm veya Ölüm
00.30 Boks Maçı
01.30 Kapanış
22 Haziran 1991 Cumartesi
10.03 Açılış
10.05 Çizgi Film: Süperler
10.30 Yabancı Dizi: Siyah Pele
11.00 Yabancı Sinema: PK ve Çocuk
12.30 Yabancı Dizi: Asırlık Efsane
13.30 Moda Magazin
14.45 Hızlı ve Estetik
15.15 Spor: Sınır Tanımayanlar
15.45 Magazin: Hayatın Cilveleri
16.15 Mehmet Barlas'la Fırtına
17.30 YonugStar Galaxy
19.00 Haberler
20.10 Yabancı Dizi: Genç Politikacı
20.40 Bir Cumartesi Eğlencesi
22.10 Karşı Show
22.45 Yabancı Dizi: Simon ve Simon
23.45 Yabancı Sinema: Alice Teyze'ye Ne Oldu?
01.25 Kapanış
6 Mayıs 2013 Pazartesi
Sesin Ruhu - İz tv - Dublaj belgeseli
Tweet bizi twitter'dan takip edebilirsiniz https://twitter.com/cihanstar
Digitürk'ünüz varsa bu kanalı açın ve bu belgeselin saatine kendinizi ayarlayın , dublajla ilgili bundan daha detaylı bir belgesel bulamayız.. Sİtenin kendi açıklaması aşağıda :
Birçoğunun yüzlerini ilk görüşte anımsayamasak da, aslında onları seslerinden çok iyi tanıyoruz. Türkiye'deki seslendirme tarihine damgasını vuran efsane isimler İZ ekranlarına geliyor... Filmlerin henüz sessiz çekildiği yıllarda, Warner Kardeşler'in sinemaya “Caz Şarkıcısı” (The Jazz Singer) adıyla gösterime giren filmleri, 1927 yılındaki gündeme damgasını vurdu. Çünkü bu çekilen ilk sesli filmdi ve aynı zamanda sinema tarihinde başlayan köklü bir devrimin ilk habercilerindendi. Bu devrimle birlikte, filmlerin yalnızca çekildiği ülkede değil, aynı zamanda başka ülkelerde de anlaşılabilir olması için “seslendirme” ihtiyacı gündeme geldi.
Digiturk ile aynı yayın grubuna bağlı SkyTurk 360 TV'de yayınlandı:
SkyTurk tv arşivi
alternatif link (06.14'den itbaren...)
“Sesin Ruhu” belgeseli Türkiye'deki “seslendirme” serüveninin nasıl başladığına değinirken aynı zamanda sesin toplumsal hafızada ne denli yer ettiğinin de izini sürüyor... Ses hafızası, aslında görüntü hafızasından daha mı güçlü? Maziden gelen bir ses, birdenbire bütün duygularınızı ve fikirlerinizi ateşleyebilir, harekete geçirebilir mi?
Öncelikle, televizyonun olmadığı zamanlara; radyo günlerine geri dönüyoruz. Radyo tiyatrolarından, TRT çocuk saatine ardından Yeşilçam'a kadar tanıdığımız, hafızalarımıza kazınan birçok ses bu belgeselde gün yüzüne çıkıyor. “Sesin Ruhu” belgeselinde mesleğin duayenlerinden; sanat yaşamına henüz çocuk yaşında babası Necdet Mahfi Ayral'ın teşvikiyle başlayan, Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit başta olmak üzere birçok oyuncuyu sayısız filmde seslendiren Jeyan Ayral Tözüm, Türkiye'de seslendirmenin ilk zamanlarını, tazeliğini hala ilk günkü gibi koruyan anılarıyla aktarıyor. Peki bir filmin Türkçe seslendirilmiş olarak izleyiciye ulaşmasına kadar olan süreci nasıl gelişiyor? Gündelik yaşantımızda karşılaştığımız seslerin izdüşümü, izlediğimiz filmlere nasıl yansıyor? “Sesin Ruhu” seslendirme sanatını ele alırken; ses ve gerçeklik olgusu gibi ana başlıklara da değinmeyi ihmal etmiyor. Seslendirme tarihinin efsane isimleri, şekilden şekle giren sesleriyle binlerce farklı karaktere hayat veriyor. Sean Penn, Brad Pitt, Tom Cruise, Bruce Willis gibi Hollywood’da olduğu kadar ülkemizde de geniş bir hayran kitlesine sahip olan bu aktörlere, ülkemizde sesiyle hayat veren kişi aslında Sungun Babacan’dan başkası değil. Taş Devri’nin Fred Cakmaktaş’ı Sezai Aydın’dan, Buz Devri’nin Miskin Sid’ine hayat veren Yekta Kopan’a kadar birçok seslendirme sanatçısını studyoların ses geçirmeyen kapıları ardında izlerini sürüp, bu mesleğin inceliklerini keşfe çıkıyoruz. Birçok devlet ve şehir tiyatroları oyuncuları ve uzun yıllardır seslendirme yapan profesyonel seslendirme sanatçılarının stüdyolardan, tiyatro sahnesine uzanan günlük rutinlerine eşlik ederken, bazılarıyla Istanbul’un degişen ritmine “ses” aracılığıyla ayak uyduracağız. Acemilik yıllarından, profesyonelliğe geçiş dönemlerine, ilginç anektodlarına, çalışma yöntemlerine kadar ses ve seslendirme sanatçıları hakkında tüm merak ettikleriniz, “Sesin Ruhu”yla IZ ekranlarına geliyor!
Etiketler:
belgesel,
digiturk,
dublaj tarihi,
Google amcaya sor,
Google android TV,
izle,
sesin ruhu,
türkçe dublaj
11 Mart 2013 Pazartesi
SESİYLE BÜYÜYEN ADAM; KADİR ÖZÜBEK
Tweet bizi twitter'dan takip edebilirsiniz https://twitter.com/cihanstar
“Mikrofonsuz yaşayamam”
“Mikrofonsuz yaşayamam”
Seslerin
insan yaşamındaki etkisi büyüktür. Bazen duyduğumuz bir ses bizi yıllar
öncesine ait bir anıya götürebilir. Veya mutsuz bir anımızda içimizi kıpır
kıpır yapıp, hayatımıza renk verebilir. 1992 yılından bu yana duyduğumuz bir
ses var ki aslında çok tanıdık. Tanıdık olduğu kadar da korktuğumuz bir ses…
Freddy
Krueger, Ayı Yogi, Jamie Foxx, Forest Whitaker, Gérard Depardieu, John Goodman, Marlon Brando, Gene Hackmen, Robert de
Niro, Benicio Del Toro, Danny De Vito, Tobin Bell ve M.C. Gainey gibi birçok
aktörü sesiyle bizlerle buluşturan Kadir Özübek, geçtiğimiz haftasonu
Bursa’daydı.
Büyükşehir
Belediyesi ile Bursa Kültür Sanat Derneği (BKSD) işbirliğiyle düzenlenen 'Sanat
Seminerleri'ne konuk olan ünlü seslendirme sanatçısı Özübek, 'Kadir Özübek
Hollywood'la' adlı gösterisiyle bir günde iki gösteriyle sevenlerini büyüledi.
'Kulağını
ver tanıdık gelecek' sloganıyla çalışmalarına yön veren ünlü seslendirme sanatçısı
Özübek’i bulmuşken, yaşama ve mesleğine dair keyifli bir söyleşi
gerçekleştirdik. Biz çok eğlendik, sizler de eğlenceli sohbetimize şahit olun
istedik. Haydi, bir fincan kahve eşliğinde satırlarımızda kaybolun, işte
buyrun…
TUĞBA
ÖZMELEK: Kadir Bey, sizi sesinizle tanıyoruz. Birçok aktörü de sizin sesinizden
dinledik. Bu mesleğe adım atış öykünüzü paylaşır mısınız?
KADİR
ÖZÜBEK: Eskişehirliyim,
Eskişehir’de büyüdüm. Çok uzun yıllardır bu mesleğe emek veriyorum. 13 yaşında
mikrofonla tanıştım, Eskişehir’de bir radyoda çalışmaya başlamıştım.
Türkiye’nin ilk özel radyocularındanım. Daha sonra İstanbul’da yaşamaya karar
verdim. İstanbul’a geldiğimde “Kendimi geçindirecek bir iş bulup, yerleşeyim”
derken, hayat beni bugünkü noktalara taşıdı. Best FM’in tanıtım sesiyim. Uzun
yıllar Freddy Krueger ve ‘Testere’ gibi filmlerin karakterlerine ses verdim.
Bugün de yaklaşık 20 yıla yakın zamanda edindiğim mesleki deneyimimi “Kadir
Özübek Hollywood’la” adlı oyunumla Türkiye’ye ulaştırmayı hedefliyorum.
T: Oyununuzla
ilgili de biraz bilgi alabilir miyiz?
K: Kadir Özübek Hollywood’la, bir
dublaj hikayesi ve farklı bir sahne komedisi. Bugüne dek seslendirdiğim film
karakterlerinin iş bulma bahanesiyle kendi hikayelerini anlattıkları ve bir
şekilde yollarının kesişmesini konu alan, interaktif ve keyifli bir komedi.
Yaklaşık 1,5 saat süren oyunun kahramanları ABD’de mortgage’ı ödeyemeyip
Türkiye’ye geliyorlar, bu da epey ilginç işleniyor. Yıllarca seslendirdiğim
karakterler, en yakın arkadaşlarım oldu. İnsanlar ünlülerin taklitleriyle
şovlar yapıyorlar, benim oyunumda ise Hollywood aktörleri buraya geliyor.
T: Oyununuzu
Bursa’dan başka hangi şehirlerde sahnelemeyi planlıyorsunuz?
K: Türkiye turnesi kapsamında, Antalya,
Kütahya ve Bursa’da oynadık. Kısa süre sonra Konya ve Eskişehir’e de gideceğiz.
T: Reklam da
seslendirdiğinizi biliyoruz. Hangi reklamlarda sesinizi duyduk?
K: Nokia, Avon, Abdi İbrahim gibi
reklamlarla, sayısız filmde dublaj yaptım. 12 yıldır her gün aralıksız,
mikrofon başındayım.
T:
“Mikrofonsuz yaşayamam” diyorsunuz yani?
K: Evet, gerçekten öyle diyebiliriz,
mikrofonsuz yaşayamam.
T:
Seslendirme, kolay gibi algılanır ama hiç de kolay bir iş değil gibi görünüyor.
Sizce nasıl bir mesleğiniz var? İyi bir seslendirme sanatçısı nasıl olunur?
K: Ben çok eğleniyorum. Bu işi çok
yapan var ama işi iyi yapan kişi sayısı az. İyi bir seslendirmeci önce
okuyacağı metne hakim olabilmeli, metni çabuk redakte etmeli, zamanı çok iyi
kullanmalı, tonlama ve vurgu önemli. En önemli nokta ise seslendirdiğin kişi,
yani ‘o’ olmalı. Ayrıca hevesi olmalı seslendirme yapmak isteyenin, tutkuyla
bağlanmalı işe ve ciddiye almalı. Ben eğlenerek işimi yapıyorum, keyif
alıyorum. Bence önemli olan keyif almak ve işinden şikayet etmemek.
T:
Seslendirdiğiniz karakterlerin rollerin üzerinize yapıştığını hissediyor
musunuz?
K: Jön bir sesim yok benim, bu yüzden
şimdiye kadar başrol oyuncularını konuşamadım. Genelde sıkıntılı, sorunlu
tipleri ve korku karakterlerini seslendirdim. Bu arada siyahi karakterler
sesime çok oturmuştur. Sesim güzel ama konuştuğum en yakışıklı karakter
Freddy’di. Kötü rolü iyi aktörler oynuyor ancak kötü karakterleri canlandırmak
da zordur.
T: Sizi
etkileyen bir karakter oldu mu?
K: Ray Chirles etkiledi beni. Rol kendi
içinde gelgitleri olan bir filmdi. İzlediğim filmler arasındaysa bir kere kendi
sesimden korktuğum oldu. Hızlı duygu değişikliği olan bir iş bizim işimiz.
T:
Mesleğinize sizi daha da teşvik eden bir olay yaşadınız mı, anlatır mısınız?
K: Hollywood’da çok ünlü bir
seslendirme sanatçısıdır, Billy Roather. Actor’s Company’de kendi sesiyle benim
için tanıtım yolladı. Bu kadar büyük bir sesin bu kadar mütevazı oluşu beni çok
etkiledi. Türkiye’de böyle donanımlı kişilerin egosu yüksek oluyor. İşimde bu
anı bana yol haritası oldu. Yersiz bir egonun anlamı yok. Samimiyet önemli. Ben
sadece bu meslekte değil her işte samimiyet ve tutkunun başarıyı getirdiğine
inanıyorum. Ben bu işe başlarken, niyet ettim. Size sorsam istemek mi niyet mi diye,
belki istemek dersiniz ama ben niyet etmenin önemine inanıyorum. Niyet ettim ve
işime saygı gösterdim.
T: Hiç
canınızın yandığı, umudunuzu kaybettiğiniz oldu mu?
K: Olmaz mı, oldu tabii ki. Yıllar önce
Ortaköy’de yağmur altında saatlerce bekleyip ne yapmam gerektiğini ve hatta
Eskişehir’e dahi dönmeyi düşündüm.
T: Peki
böyle bir durumda nasıl kendinizi toparlayıp yolunuza devam edebildiniz?
K: Ne istediğime karar verdim, kendime
inandım. “İçime değil, işime kapanacağım” dedim. Her sıkıldığımda bunu kendime
tekrar ederim. Beni başarıya iten, kendi yolculuğuma çıkmak oldu.
http://tugbaozmelek.blogspot.com/2013/03/sesiylebuyuyen-adam-kadir-ozubek-kulak.html?m=1
Etiketler:
dublaj,
Google amcaya sor,
Google android TV,
kadir özübek,
seslendirme
4 Mart 2013 Pazartesi
Dublaj Stüdyoları
Tweet bizi twitter'dan takip edebilirsiniz https://twitter.com/cihanstar
Ak'la Kara ve Aton seslendirme stüdyolarında Sanatçılar kayıttalarken çekim yaptığımız videolar http://www.dublajcilar.com http://cihanstar.blogspot.com http://cihanstar.blogcu.com
bütün videolar için tıklayınız
Tekken - The Movie (2010)
DVD - Blu-ray'de
ve kanaltürk'te Seslendirenler :
Jon Foo ... Jin Kazama : Harun Can
Kelly Overton ... Christie Monteiro : Sabanur Aksoy
Cary-Hiroyuki Tagawa ... Heihachi Mishima : Oğuz Toydemir
Ian Anthony Dale ... Kazuya Mishima :Doğu Aytun*
Tamlyn Tomita ... Jun Kazama : Müge Oruçkaptan
Darrin Dewitt Henson ... Raven :Kerem Doğutuna*
Luke Goss ... Steve Fox : Rıza Karaağaçlı
Jon Foo ... Jin Kazama : Harun Can
Kelly Overton ... Christie Monteiro : Sabanur Aksoy
Cary-Hiroyuki Tagawa ... Heihachi Mishima : Oğuz Toydemir
Ian Anthony Dale ... Kazuya Mishima :Doğu Aytun*
Tamlyn Tomita ... Jun Kazama : Müge Oruçkaptan
Darrin Dewitt Henson ... Raven :Kerem Doğutuna*
Luke Goss ... Steve Fox : Rıza Karaağaçlı
11 Şubat 2013 Pazartesi
Pizzacı kayıt stüdyosuna girerse..:D
Akla Kara stüdyosunda sıradan bir gün komediye dönüştü, rahmetli seslendirme sanatçısı Payidar Tüfekçioğlu film kaydindaydi, birden kapı açılır ve pizzacı içeri girer
ve olanlar olur, Payidar Bey elindeki okuma kağıdını pizzacıya uzatır; "Konuşacak misin, vereyim mi rolü sana..?" der ve stüdyodakilerde kahkaha tufanı kopar.
Usta dublaj sanatçısı Payidar Tüfekçioğlu'nu saygı ve özlemle anıyoruz. 31.05.2024 son güncelleme tarihidir.
29 Aralık 2012 Cumartesi
Elif Acehan'la röportaj yaptık!
Tweet bizi twitter'dan takip edebilirsiniz https://twitter.com/cihanstar
C - Öncelikle röportaj isteğimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz
E – Ben
Teşekkür ederim
C – Dublaja ne zaman, nasıl
başladınız?
E –
Dublaja 1981 yılında TRT için çekilen ismini asla hatırlamadığım bir yerli
filmde küçücük bir kızı küçücük bir kızken konuşarak
başladım.
C – Seslendirmeyi sevdiğiniz bir oyuncu var
mı?
E –
Seslendirmeyi sevdiğim açıkçası dört oyuncu var, bir tanesi Renée Zellweger bir
tanesi Kate Winslet bir tanesi Reese Witherspoon ve bir tanesi de Helena Bonham
Carter.
C – Kayıt alınırken yaşadığınız ilginç bir
anınız var mı?
E – Evet
var, gerçekten komik ve çok ilginç bir anım var, bilmiyorum sizlere komik gelir
mi, bazı şeyler o an komik gelir ya.
1998
senesinde Çığlık filminin dublajındayız, şu anda isim vermeyeceğim çünkü komik
bir durum. Şimdi biz senkron tutturmak adına bazı kelimeleri atar veya ekleriz
cümlelerimizin başına sonuna veya ortasına… Sahnede karakter vuracağı bir kızı
tehdit ediyor, başına doğru dayıyor
silahı ve arkadaşımız dedi ki “Eğer sesini çıkarırsan seni başından vurucam” dedi, baktı ki
bitmiyor ağız devam ediyor laf “en başından” dedi. Stüdyoda
kalabalık olduğumuz dönemler, biz böyle gülmekten herkes yerlere attı kendini,
herkes ölmüştür gülmekten bu en komik anılarımdan biridir gerçekten, inşallah
üyelerinizde güler
ama çok
komik bir ektir “en başından”
dünyanın en komik eklerinden biridir, isim vermiyorum.
(gülüyor)
C – Bizimle paylaştığınız için teşekkür
ederiz.
E – Ben
teşekkür ederim.
Elif ACEHAN kayıttayken...
http://www.youtube.com/watch?v=D57WRPsyP5s
C – Anneniz ve babanız tiyatro sanatçıları, bu
işte tiyatro eğitimi almak ne kadar önemlidir, tiyatro yapmayan biri de aynı
performansı gösterebilir mi?
E –
Tiyatro yapmayan biri aynı performansı gösterebilir ama şöyle bir durum var
eğitim gerçekten çok önemli bir şey onu asla yadsıyamayız, tiyatro eğitimi almış
bir insanla hiç almamış dışarıdan başlamış insanın gelişimi de ilerleyişi de
daha farklı olur, alaylı insan çok var benim annem alaylı bir oyuncu, bir çok
ödül almış Türkiye’nin çok önemli tiyatro oyuncularından biridir, annem diye
söylemiyorum ama öyle, alaydır hiçbir tiyatro eğitimi yoktur fakat eğitim çok
önemli yetenek korkunç önemli ikisinin bir araya gelmiş hali mükemmel bir şey
demektir.
C – Kayıt alınırken
sesinizle bir nevi tiyatro yapıyorsunuz, dublajcıların çoğu tiyatro eğitimi
almış sanatçılar, eskiden herkes stüdyoda beraber kayda girermiş, stüdyoda adeta
tiyatro havası oluşturuluyormuş, günümüzde dublajcılar tek tek kayda alınıyor,
sizce hangisi daha zevkli oluyor?
E –
Kesinlikle eski hali daha zevkli oluyordu, biz ona tulum giymek deriz, keşke
hala zaman zaman yapabilsek, bazen başrollerde yapılabliyor ama kalabalık girme şanşımız artık olmuyor çok
fabrikasyona dönüştürdüler işi çok acil işler yapıyoruz fakat eskisi çok daha
güzeldi, karşınızdakine cevap verme duygusu kadar muhteşem bir şey olamaz,
yazıya cevap vermekle konuşan bir insana cevap vermek arasında çok büyük oyun
farkları vardır, ben bunu zaman zaman kendimde dahil kayıt yapan birçok
meslektaşımda görüyorum ama bizim hiç suçumuz yok inanın, interaktif olmalıyız
karşılıklı konuşmalıyız ama ne yapalım yine de en iyisini yapmaya
çalışıyoruz.
C –
dublajcilar.com 'u takip ettiğinizi söylediniz, sitemiz
için eleştiriniz, tavsiyeleriniz olacak mı?
E –
Tabii ki olacak, şimdi bana kızmayın ama şöyle bir eleştirim olacak, hepiniz
korkunç derecede dublajla ilgilisiniz onu biliyorum son derece de keyifle zaman
zaman okuyabiliyorum fakat şöyle şeyler görüyorum “bunu o konuşmasaydı şu
konuşsaydı, bunu neden bu şekilde konuşmuş da bu aktörü bu konuşsun şu aktristi
şu konuşsun” bunlar çok güzel tabii ki bunlar fikirler fakat bizler mesleğe zor
şartlarda devam eden insanlarız, hiç birimiz yatlarda katlarda yaşamıyoruz bazen
bunlarla da ilgilenen arkadaşlar var sitede görüyorum bizim kaşelerimizden dahi
bahsedebiliyorlar ve bu bana çok acı veriyor, her neyse yapılması gereken şey
beğendiğin sanatçıları elbetteki desteklemek ama diğer sanatçıları lekeleyecek
şekilde bir şey yapmamaya, söylememeye dikkat etmek çok önemli ya da bu işin
uzmanıymış gibi davranmamak, şöyle bir örnek vereyim size benim babam yakın bir
zamanda büyük bir bypass ameliyatı geçirdi ve ben hiçbir şekilde gidipte babamın
kalbini dışarı çıkaran doktora “ya bence bu damarı buradan tutupta şöyle
koymasaydın da sağ taraftan atlatarak soksaydın bu tarafa” demedim, bazı
arkadaşlarımızın yaptığı zaman zaman buna benziyor, bizim hiçbir beyin cerrahına
gidip nasıl beyin ameliyatı yapacağını öğretemeyeceğimiz gibi uzmanı değilseniz
hiçbir meslekte bunu yapmamanız gerekir. Büyük bir keyifle okuduğumuz siteyi
zaman zaman “of yapmayın ne olur” diyerek kapatabiliyoruz, kendi aramızda da
konuşuruz biz hepimiz çok yakın arkadaşız, kimse kimseden nefret etmiyor,
hepimiz birbirimizi çok seviyoruz ve çok iyi anlaşıyoruz ne olur siz de bize
sevgiyle yaklaşın yani eleştirilerimizi daha hoş şekilde tutalım dublaj
yönetmeni, yapımcısı ya da seslendirme sanatçısıymış gibi değil de hakikaten
izleyiciymiş gibi yapalım
C – Reklamlarda çoğunlukla aynı sesleri
duyuyoruz, sizce bunun sebebi nedir?
E –
Benim çok fazla eleştirdiğim bir şey değil ben çok az reklam seslendirmesi
yaptım hayatımda, bunda reklam sesi var bunda yok falan tarzı bir şeye de
inanmıyorum ama günümüzde reklam seslendiren o kadar başarılı sanatçılar var ki
hakikaten çok da güzel ürünü sunabiliyorlar o yüzden ben az ses olmasına karşı
değilim, “neden ben konuşmuyorum niye şu konuşuyor” falan diye durumum da yok
ben memnunum ama daha böyle tekeldeymiş gibi duruyor o tatsız, dışarıdan öyle
görünüyor ama arkadaşlarımız çok başarılı o yüzden çok da eleştiri yapmanın
alemi yok yani o çekememezliğe girer artık, bence çok başarılılar konuşan
arkadaşlar.
C – Türkiye'de dublajın
durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
E – Ben
Türkiye'de dublajın durumunu iyi değerlendiriyorum, bence Türkiye dublaj
anlamında çok başarılı bir ülke, öyle hani Almanya birinci Türkiye ikinci falan
derler hiç öyle bir şey yok ben zaman zaman denk geliyorum yabancı kanalları
izlerken duyuyorum çok büyük senkron sorunları yaşıyorlar. Maalesef şöyle bir
gerçek var profesyonel olmayan kendini öyle gösteren bir takım stüdyolar var, o
stüdyolarda çalışan maalesef henüz profesyonel olamamış bir takım
meslektaşlarımız var. Onların çıkardıkları işler bazen kendilerinden de
kaynaklanmayan sebeplerle işte stüdyo sesi gibi tabi ben teknik terim bilmem ne
yalan söyleyeyim, bir takım stüdyolar var ki işleri çok ucuza yapmak adına
maalesef büyük hatalar yapıyorlar. Ama Türkiye’de dublajın yeri çok iyidir çok
profesyonel birkaç tane dublaj stüdyosu vardır ve oradan çıkan işlerin altına
her şekilde imzamı atarım, son derece de güzel işler çıkarıyorlar Türk dublaj
sanatçıları, yönetmenleri ve kast yönetmenleri bence çok
iyi.
C – Bu mesleği yapmak isteyen insanlara
tavsiyeleriniz nelerdir?
E – Bu
mesleği yapmak isteyenlere tavsiyem bu mesleği yapmak istememeleri! Gerekten
öyle, çok zor bizim mesleğimiz, ben size şöyle söyleyeyim Ak’la Kara stüdyosuna aşağı
yukarı hergün 10 kişi geliyor “biz dublaj yapmak istiyoruz, benim sesim çok
güzel ben çok güzel taklit yapabiliyorum” bunlar çok büyük yanlışlar, taklit
yaparak dublaj sanatçısı olamazsınız, sesiniz güzelse dublaj sanatçısı
olamazsınız ki sesim güzel çirkin diye bir şey yoktur “benim sesim hiç güzel bir ses değildir”
sadece sesimi kullanmayı biliyorum, hepimizin sesi çok güzeldir bu hayatta ama
maalesef bunu arkadaşlar çok karıştırıyorlar. Maddi bir getiri beklentisi içinde
asla bu mesleğe başlamaya dahi çalışmamalılar çünkü öyle bir şey yok. Maddi
gelir diye bir şey söz konusu olamaz hele de dublaja yeni başlamış bir insan
için, bizler profesyonel insanlarız belirli kaşelerde çalışıyoruz o kaşeleri
bizlere vermeyenlerle çalışmıyoruz ama yeni başlayan biri için böyle bir şeçim
şansı olmayacaktır. Ben genç arkadaşlara konservatuara başvurma yaşını geçmemiş
arkadaşlara hemen konservatuarın tiyatro bölümüne başvurmalarını ve tiyatro
yaparak bu işe başlamalarını öneririm. Tiyatro eğitimi aldıktan sonra veya
esnasında bu işi yapmalarını öneririm, tek önerebileceğim bu olabilir ama hiçbir
şekilde dublajla ilgisi olmayan tamamen başka meslekleri kendine edinmiş başka
okullarda okumuş başka konuların uzmanı olmuş ve dublaj yapmak isteyen insanlara
çok karşıyım, hepimizin bir mesleği hepimizin bir uzmanlığı var, demin dediğim
gibi ben beyin cerrahı olamam bu yaştan sonra, onlar da dublajcı olamazlar büyük
ihtimalle ama denemek isteyen varsa hodri meydan biz buradayız deneriz, valla
deneriz hiç sorun değil.
C – Mesleğinizde en çok yapılan hatalar
nelerdir?
E –
Kendi sesini dinlemek, daha bu işe yeni başlayan insanların yanlışına düşmek,
evet kullanmayı biliyorlar ve çok güzel çıkıyor ama bunu dinlemenin alemi yok.
Doğallıktan kaçınmak, çok doğal konuşan dublaj sanatçılarımız var izlediğiniz
filmdeki karakterin sesi gerçekten oymuş gibi çıkan arkadaşlarımız var, bu
olabildiğine göre kendini dinlemenin hiçbir anlamının olmadığını düşünüyorum,
kızmasınlar bana dublajcı arkadaşlarım maalesef aramızda var, zaman zaman ben
bile yapıyorumdur bilmiyorum ama yapmamaya çok gayret ediyorum, en büyük hata
bu.
C – Seslendireceğiniz karakteri kayıt öncesinde
prova etme imkanınız oluyor mu?
E –
İstersek tabii ki ama dediğim gibi fabrikasyona döndüğü için son zamanlarda
yapamıyoruz. Ak’la
Kara stüdyolarının sahibi ve patronumuz, sevgili dostum
Kerem Kobanbay ve Savaş Özdural’ın şöyle bir taktikleri vardır, onlar çok önemli
filmlerde, her film bizim için önemlidir ama mesela Oscar kazanmış ya da
gerçekten çok kıymetli oyuncuların olduğu çok dikkat edilmesi gereken filmler
var, karate temalı çin filmlerinden farklı filmlerden bahsediyorum, bunların
kaydından bir ya da iki gün önce mutlaka bizi haberdar ederler işte açarlar bana
telefon ”Elifciğim, şu gün şu filmde şu rolü konuşacaksın izleme imkanı
bulabilirsen izle, istersen tekst temin edelim” bunu mutlaka yaparlar ve çok
güzel bir şeydir bu fabrikasyon arasında bile hala yapılabiliyor. İstersek her
sahneyi prova edebiliriz kimse görmeyin demiyor ama biz artık görmeden de
konuşabiliyoruz, takıldığımız yerde durup tekrar yapıyoruz baktık hiç
yapamıyoruz on kere seyrediyoruz hiç sorun değil ama istesek yaparız istemezsek
yapmayız gibi bir durum var.
C – Bu işe başlarken hangi sanatçıları kendinize
örnek aldınız, günümüzde beğendiğiniz meslektaşlarınız var
mı?
E –
Tabii ki var, bu işe başlarken örnek aldığım tabii ki annem oldu, benim annem
çok eski bir dublaj sanatçısıdır, dublajcilar.com ‘un ziyaretçileri
annemin dublaj yaptığı dönemleri imkan yok hatırlamazlar, en azından
televizyonda izlememişlerdir yaşları yetmez. İlk örnek aldığım tabii annemdir,
ben annemin karnındayken dublaj stüdyosuna girmiş bir insanım, onu örnek aldım
hala da onu onu örnek alırım bazen birbirimiz ile didişiriz hatta, “sen bunu
yanlış söylemişsin, niye yanlış tonladın, niye sen bana sormadın”. Günümüzde çok
beğendiğim dublaj sanatçıları var hiç kimseyi ayırmak istemem fakat özellikle
çok beğendiğim sesler vardır ki duymadan yaşayamayacağım sesler vardır Tolga
Tibet’in sesidir biri onu özellikle söylemek isterim hakiken böyle “aa ne kadar
güzel bir ses Yarabbim” diye dinliyorum her gün duymama rağmen yanımda yine de
dinliyorum televizyonda duysam böyle bir sestir, bunu örnek verebilirim ama
kimseyi ayırmam herkes başarılıdır kendine göre herkes mükemmel seslere
sahip.
C – Yerli dizilerde artık sesinizi duyamıyoruz,
bu sizin tercihiniz mi, sizin tercihiniz ise bunun nedeni
nedir?
E –
Tabii ki benim tercihim değil, zaman zaman da ayrıca hala yapıyorum yerli ama
çok kısıtlı yapıyorum, birincisi dublaj sektörünü ilgilendiren çok içsel bir
sorun nedeniyle eskisi kadar yerlilerde çalışmıyorum maalesef, o sorunun
derinine girmeyeceğim nedenini açıklamasını uzun uzun, seyircilerimizin
dinleyerek zaman harcamalarına gerektirecek bir konu değil. Fakat şöyle bir
durumumuz var maalesef kaşeler de çok düşük yani siz şimdi belli bir yere
geldikten sonra o kaşelere çalışmak istemiyorsunuz, çalışan arkadaşlarıma hiçbir
şey söyleyemiyorum, hayat! Çok açık ve net bir gerçek var ekmek parası
kazanıyoruz biz bu işten, bu iş bizim mesleğimiz, bazı arkadaşlarımızın başka
hiçbir işi yok, tiyatroda çalışmayan, maaşı olmayan bir sürü arkadaşımız var o
yüzden bir çok kaşeye saçma bulacağımız kaşelere bile çalışan arkadaşlarımız
var, çok şükür Allah’a ki benim öyle bir seçme tercihim var, ben gitmiyorum o
kaşelere bir yerlere ama dediğim gibi tek sorun kaşe değil, ben çok yüksek para
istiyorum kimse beni çağıramıyor değil çok mesleki çok içsel bir sorunumuz var
özellikle bundan dolayı yerlilerde fazla duyamıyorsunuz
beni.
C – Yerli dizilerde yapılan seslendirmeleri
nasıl buluyorsunuz?
E –
Güzel buluyorum fakat çok karşı olduğum bir şey var zaman zaman, herkesi aynı
kişinin seslendirmesi bütün jönleri aynı dublaj sanatçısının seslendirmesi bütün
kadın başrol oyuncuları da, mankenleri de maalesef aynı kadın sanatçının
seslendirmesi, bizim çok fazla bir tane iki tane değil iyi dublajcımız, o kadar
güzel yerliye yakışacak kadın sesimiz, erkek sesimiz var ki ben bütün
mankenlerin aynı erkek tarafından ya da bütün manken kadınların aynı kadın
tarafından seslendirilmesine çok üzülüyorum çünkü gerçekten çok iyi dublaj
sanatçılarımız var, onları da kullanmaları gerektiğini düşünüyorum ama maalesef
biri bir diziyle ünlü oluyorsa örnek vermek istemiyorum isim isim ama aynı adam
sesini başka dizilerde de kullanmak istiyorlar bu oyunculuk adına da çok yanlış
bir şeydir dizi için de çok acı bir şey bence çünkü sesle tutacak bir şey
değildir senaryoyla tutar dizi, çok büyük bir yanlıştır keşke bir sürü ses
kullansalar.
C – Filmleri dublajlı mı altyazılı mı
izliyorsunuz?
E – Ben
altyazılı da izlemiyorum, ben filmleri orijinal izliyorum çünkü alt yazılıları
da seyredemiyorum çok büyük çeviri hataları yapılabiliyor, dublajlı tabii ki
izliyorum fakat çok dürüstçe söyleyeceğim zaman zaman işin profesyoneli olarak
söylüyorum dublajsız izlemeyi tercih ettiğim oyucular var, mesela ben Gary
Oldman’ı dublajlı izlemek istemiyorum dünyanın en iyi dublajcısı da konuşsa…
Gary Oldman’ı çok güzel konuşan dublaj sanatçılarımız var Türkiye’de, mükemmel
iş çıkarıyorlar ama ben o adamın sesini duymak istiyorum o yüzden genelde
orijinal sesleri dinlemeyi tercih ediyorum fakat yaptığımız işleri ve
arkadaşlarımın diğer stüdyolarda dahil yaptıkları işleri kaçırmamaya
çalışıyorum, “dur bakalım bunu nasıl konuşmuş, dur bakalım ne yapmış” diye
izlemeyi tercih ediyorum fakat şöyle bir handikap var o zaman filmden hiçbir şey
anlamıyorsunuz
bizim
işimizi yapıyorsanız, filmi seyredemiyorsunuz adamları dinliyorsunuz çok korkunç
oluyor o yüzden orijinal seyretmeyi tercih
ediyorum.
C – Hangi tarz filmlerden hoşlanırsınız, favori
filmlerinizi öğrenebilir miyiz?
E –
Tabii ki , şimdi benim hayatta en sevdiğim film Amadeus’dur, Mozart’ın hayatı,
Milos Forman’ın yönettiği… en çok sevdiğim o filmdir. Ben korku filmi severim,
çok severim ama gerilim korku filmi böyle hani parçalanmış adamlar, zombiler
öyle değil maalesef, ciddi gerilim Sixth Sense - 6. His gibi öyle filmleri
severim, bir de tabii gerçekten çok sevdiğim bir oyuncu varsa her filmini
izlerim. Al Pacino gibi Gary Oldman gibi oyuncular var ki onların her filmini
izlerim, hiç sorun değil, Heath Ledger vardı mesela, vefat etti maalesef çok
üzüldüm ona, onun da olduğu her filmi seyrederim, oyuncu takip ederim daha çok
filmlerde.
C – Bize bu yoğun çalıştığınız tempoda zaman
ayırdığınız için şahsım ve dublajcilar.com adına çok teşekkür
ederiz.
E – Ben
çok teşekkür ederim.
cihanstar © Eylül-2011
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
















