“Mikrofonsuz yaşayamam”
Seslerin
insan yaşamındaki etkisi büyüktür. Bazen duyduğumuz bir ses bizi yıllar
öncesine ait bir anıya götürebilir. Veya mutsuz bir anımızda içimizi kıpır
kıpır yapıp, hayatımıza renk verebilir. 1992 yılından bu yana duyduğumuz bir
ses var ki aslında çok tanıdık. Tanıdık olduğu kadar da korktuğumuz bir ses…
Freddy
Krueger, Ayı Yogi, Jamie Foxx, Forest Whitaker, Gérard Depardieu, John Goodman, Marlon Brando, Gene Hackmen, Robert de
Niro, Benicio Del Toro, Danny De Vito, Tobin Bell ve M.C. Gainey gibi birçok
aktörü sesiyle bizlerle buluşturan Kadir Özübek, geçtiğimiz haftasonu
Bursa’daydı.
Büyükşehir
Belediyesi ile Bursa Kültür Sanat Derneği (BKSD) işbirliğiyle düzenlenen 'Sanat
Seminerleri'ne konuk olan ünlü seslendirme sanatçısı Özübek, 'Kadir Özübek
Hollywood'la' adlı gösterisiyle bir günde iki gösteriyle sevenlerini büyüledi.
'Kulağını
ver tanıdık gelecek' sloganıyla çalışmalarına yön veren ünlü seslendirme sanatçısı
Özübek’i bulmuşken, yaşama ve mesleğine dair keyifli bir söyleşi
gerçekleştirdik. Biz çok eğlendik, sizler de eğlenceli sohbetimize şahit olun
istedik. Haydi, bir fincan kahve eşliğinde satırlarımızda kaybolun, işte
buyrun…
TUĞBA
ÖZMELEK: Kadir Bey, sizi sesinizle tanıyoruz. Birçok aktörü de sizin sesinizden
dinledik. Bu mesleğe adım atış öykünüzü paylaşır mısınız?
KADİR
ÖZÜBEK: Eskişehirliyim,
Eskişehir’de büyüdüm. Çok uzun yıllardır bu mesleğe emek veriyorum. 13 yaşında
mikrofonla tanıştım, Eskişehir’de bir radyoda çalışmaya başlamıştım.
Türkiye’nin ilk özel radyocularındanım. Daha sonra İstanbul’da yaşamaya karar
verdim. İstanbul’a geldiğimde “Kendimi geçindirecek bir iş bulup, yerleşeyim”
derken, hayat beni bugünkü noktalara taşıdı. Best FM’in tanıtım sesiyim. Uzun
yıllar Freddy Krueger ve ‘Testere’ gibi filmlerin karakterlerine ses verdim.
Bugün de yaklaşık 20 yıla yakın zamanda edindiğim mesleki deneyimimi “Kadir
Özübek Hollywood’la” adlı oyunumla Türkiye’ye ulaştırmayı hedefliyorum.
T: Oyununuzla
ilgili de biraz bilgi alabilir miyiz?
K: Kadir Özübek Hollywood’la, bir
dublaj hikayesi ve farklı bir sahne komedisi. Bugüne dek seslendirdiğim film
karakterlerinin iş bulma bahanesiyle kendi hikayelerini anlattıkları ve bir
şekilde yollarının kesişmesini konu alan, interaktif ve keyifli bir komedi.
Yaklaşık 1,5 saat süren oyunun kahramanları ABD’de mortgage’ı ödeyemeyip
Türkiye’ye geliyorlar, bu da epey ilginç işleniyor. Yıllarca seslendirdiğim
karakterler, en yakın arkadaşlarım oldu. İnsanlar ünlülerin taklitleriyle
şovlar yapıyorlar, benim oyunumda ise Hollywood aktörleri buraya geliyor.
T: Oyununuzu
Bursa’dan başka hangi şehirlerde sahnelemeyi planlıyorsunuz?
K: Türkiye turnesi kapsamında, Antalya,
Kütahya ve Bursa’da oynadık. Kısa süre sonra Konya ve Eskişehir’e de gideceğiz.
T: Reklam da
seslendirdiğinizi biliyoruz. Hangi reklamlarda sesinizi duyduk?
K: Nokia, Avon, Abdi İbrahim gibi
reklamlarla, sayısız filmde dublaj yaptım. 12 yıldır her gün aralıksız,
mikrofon başındayım.
T:
“Mikrofonsuz yaşayamam” diyorsunuz yani?
K: Evet, gerçekten öyle diyebiliriz,
mikrofonsuz yaşayamam.
T:
Seslendirme, kolay gibi algılanır ama hiç de kolay bir iş değil gibi görünüyor.
Sizce nasıl bir mesleğiniz var? İyi bir seslendirme sanatçısı nasıl olunur?
K: Ben çok eğleniyorum. Bu işi çok
yapan var ama işi iyi yapan kişi sayısı az. İyi bir seslendirmeci önce
okuyacağı metne hakim olabilmeli, metni çabuk redakte etmeli, zamanı çok iyi
kullanmalı, tonlama ve vurgu önemli. En önemli nokta ise seslendirdiğin kişi,
yani ‘o’ olmalı. Ayrıca hevesi olmalı seslendirme yapmak isteyenin, tutkuyla
bağlanmalı işe ve ciddiye almalı. Ben eğlenerek işimi yapıyorum, keyif
alıyorum. Bence önemli olan keyif almak ve işinden şikayet etmemek.
T:
Seslendirdiğiniz karakterlerin rollerin üzerinize yapıştığını hissediyor
musunuz?
K: Jön bir sesim yok benim, bu yüzden
şimdiye kadar başrol oyuncularını konuşamadım. Genelde sıkıntılı, sorunlu
tipleri ve korku karakterlerini seslendirdim. Bu arada siyahi karakterler
sesime çok oturmuştur. Sesim güzel ama konuştuğum en yakışıklı karakter
Freddy’di. Kötü rolü iyi aktörler oynuyor ancak kötü karakterleri canlandırmak
da zordur.
T: Sizi
etkileyen bir karakter oldu mu?
K: Ray Chirles etkiledi beni. Rol kendi
içinde gelgitleri olan bir filmdi. İzlediğim filmler arasındaysa bir kere kendi
sesimden korktuğum oldu. Hızlı duygu değişikliği olan bir iş bizim işimiz.
T:
Mesleğinize sizi daha da teşvik eden bir olay yaşadınız mı, anlatır mısınız?
K: Hollywood’da çok ünlü bir
seslendirme sanatçısıdır, Billy Roather. Actor’s Company’de kendi sesiyle benim
için tanıtım yolladı. Bu kadar büyük bir sesin bu kadar mütevazı oluşu beni çok
etkiledi. Türkiye’de böyle donanımlı kişilerin egosu yüksek oluyor. İşimde bu
anı bana yol haritası oldu. Yersiz bir egonun anlamı yok. Samimiyet önemli. Ben
sadece bu meslekte değil her işte samimiyet ve tutkunun başarıyı getirdiğine
inanıyorum. Ben bu işe başlarken, niyet ettim. Size sorsam istemek mi niyet mi diye,
belki istemek dersiniz ama ben niyet etmenin önemine inanıyorum. Niyet ettim ve
işime saygı gösterdim.
T: Hiç
canınızın yandığı, umudunuzu kaybettiğiniz oldu mu?
K: Olmaz mı, oldu tabii ki. Yıllar önce
Ortaköy’de yağmur altında saatlerce bekleyip ne yapmam gerektiğini ve hatta
Eskişehir’e dahi dönmeyi düşündüm.
T: Peki
böyle bir durumda nasıl kendinizi toparlayıp yolunuza devam edebildiniz?
K: Ne istediğime karar verdim, kendime
inandım. “İçime değil, işime kapanacağım” dedim. Her sıkıldığımda bunu kendime
tekrar ederim. Beni başarıya iten, kendi yolculuğuma çıkmak oldu.
http://tugbaozmelek.blogspot.com/2013/03/sesiylebuyuyen-adam-kadir-ozubek-kulak.html?m=1