29 Aralık 2012 Cumartesi

Elif Acehan'la röportaj yaptık!



bizi twitter'dan takip edebilirsiniz



C - Öncelikle röportaj isteğimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz



E – Ben Teşekkür ederim

C – Dublaja ne zaman, nasıl başladınız?

E – Dublaja 1981 yılında TRT için çekilen ismini asla hatırlamadığım bir yerli filmde küçücük bir kızı küçücük bir kızken konuşarak başladım.

C – Seslendirmeyi sevdiğiniz bir oyuncu var mı?

E – Seslendirmeyi sevdiğim açıkçası dört oyuncu var, bir tanesi Renée Zellweger bir tanesi Kate Winslet bir tanesi Reese Witherspoon ve bir tanesi de Helena Bonham Carter.

C – Kayıt alınırken yaşadığınız ilginç bir anınız var mı?

E – Evet var, gerçekten komik ve çok ilginç bir anım var, bilmiyorum sizlere komik gelir mi, bazı şeyler o an komik gelir ya.
1998 senesinde Çığlık filminin dublajındayız, şu anda isim vermeyeceğim çünkü komik bir durum. Şimdi biz senkron tutturmak adına bazı kelimeleri atar veya ekleriz cümlelerimizin başına sonuna veya ortasına… Sahnede karakter vuracağı bir kızı tehdit ediyor,  başına doğru dayıyor silahı ve arkadaşımız dedi ki “Eğer sesini çıkarırsan seni başından vurucam” dedi, baktı ki bitmiyor ağız devam ediyor laf “en başından” dedi. Stüdyoda kalabalık olduğumuz dönemler, biz böyle gülmekten herkes yerlere attı kendini, herkes ölmüştür gülmekten bu en komik anılarımdan biridir gerçekten, inşallah üyelerinizde güler Big%20smile ama çok komik bir ektir “en başından” dünyanın en komik eklerinden biridir, isim vermiyorum. (gülüyor)

C – Bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz.

E – Ben teşekkür ederim.

Elif ACEHAN kayıttayken...
http://www.youtube.com/watch?v=D57WRPsyP5s

C – Anneniz ve babanız tiyatro sanatçıları, bu işte tiyatro eğitimi almak ne kadar önemlidir, tiyatro yapmayan biri de aynı performansı gösterebilir mi?

E – Tiyatro yapmayan biri aynı performansı gösterebilir ama şöyle bir durum var eğitim gerçekten çok önemli bir şey onu asla yadsıyamayız, tiyatro eğitimi almış bir insanla hiç almamış dışarıdan başlamış insanın gelişimi de ilerleyişi de daha farklı olur, alaylı insan çok var benim annem alaylı bir oyuncu, bir çok ödül almış Türkiye’nin çok önemli tiyatro oyuncularından biridir, annem diye söylemiyorum ama öyle, alaydır hiçbir tiyatro eğitimi yoktur fakat eğitim çok önemli yetenek korkunç önemli ikisinin bir araya gelmiş hali mükemmel bir şey demektir.

C – Kayıt alınırken sesinizle bir nevi tiyatro yapıyorsunuz, dublajcıların çoğu tiyatro eğitimi almış sanatçılar, eskiden herkes stüdyoda beraber kayda girermiş, stüdyoda adeta tiyatro havası oluşturuluyormuş, günümüzde dublajcılar tek tek kayda alınıyor, sizce hangisi daha zevkli oluyor?

E – Kesinlikle eski hali daha zevkli oluyordu, biz ona tulum giymek deriz, keşke hala zaman zaman yapabilsek, bazen başrollerde yapılabliyor ama  kalabalık girme şanşımız artık olmuyor çok fabrikasyona dönüştürdüler işi çok acil işler yapıyoruz fakat eskisi çok daha güzeldi, karşınızdakine cevap verme duygusu kadar muhteşem bir şey olamaz, yazıya cevap vermekle konuşan bir insana cevap vermek arasında çok büyük oyun farkları vardır, ben bunu zaman zaman kendimde dahil kayıt yapan birçok meslektaşımda görüyorum ama bizim hiç suçumuz yok inanın, interaktif olmalıyız karşılıklı konuşmalıyız ama ne yapalım yine de en iyisini yapmaya çalışıyoruz.

C – dublajcilar.com 'u takip ettiğinizi söylediniz, sitemiz için eleştiriniz, tavsiyeleriniz olacak mı?

E – Tabii ki olacak, şimdi bana kızmayın ama şöyle bir eleştirim olacak, hepiniz korkunç derecede dublajla ilgilisiniz onu biliyorum son derece de keyifle zaman zaman okuyabiliyorum fakat şöyle şeyler görüyorum “bunu o konuşmasaydı şu konuşsaydı, bunu neden bu şekilde konuşmuş da bu aktörü bu konuşsun şu aktristi şu konuşsun” bunlar çok güzel tabii ki bunlar fikirler fakat bizler mesleğe zor şartlarda devam eden insanlarız, hiç birimiz yatlarda katlarda yaşamıyoruz bazen bunlarla da ilgilenen arkadaşlar var sitede görüyorum bizim kaşelerimizden dahi bahsedebiliyorlar ve bu bana çok acı veriyor, her neyse yapılması gereken şey beğendiğin sanatçıları elbetteki desteklemek ama diğer sanatçıları lekeleyecek şekilde bir şey yapmamaya, söylememeye dikkat etmek çok önemli ya da bu işin uzmanıymış gibi davranmamak, şöyle bir örnek vereyim size benim babam yakın bir zamanda büyük bir bypass ameliyatı geçirdi ve ben hiçbir şekilde gidipte babamın kalbini dışarı çıkaran doktora “ya bence bu damarı buradan tutupta şöyle koymasaydın da sağ taraftan atlatarak soksaydın bu tarafa” demedim, bazı arkadaşlarımızın yaptığı zaman zaman buna benziyor, bizim hiçbir beyin cerrahına gidip nasıl beyin ameliyatı yapacağını öğretemeyeceğimiz gibi uzmanı değilseniz hiçbir meslekte bunu yapmamanız gerekir. Büyük bir keyifle okuduğumuz siteyi zaman zaman “of yapmayın ne olur” diyerek kapatabiliyoruz, kendi aramızda da konuşuruz biz hepimiz çok yakın arkadaşız, kimse kimseden nefret etmiyor, hepimiz birbirimizi çok seviyoruz ve çok iyi anlaşıyoruz ne olur siz de bize sevgiyle yaklaşın yani eleştirilerimizi daha hoş şekilde tutalım dublaj yönetmeni, yapımcısı ya da seslendirme sanatçısıymış gibi değil de hakikaten izleyiciymiş gibi yapalım

C – Reklamlarda çoğunlukla aynı sesleri duyuyoruz, sizce bunun sebebi nedir?

E – Benim çok fazla eleştirdiğim bir şey değil ben çok az reklam seslendirmesi yaptım hayatımda, bunda reklam sesi var bunda yok falan tarzı bir şeye de inanmıyorum ama günümüzde reklam seslendiren o kadar başarılı sanatçılar var ki hakikaten çok da güzel ürünü sunabiliyorlar o yüzden ben az ses olmasına karşı değilim, “neden ben konuşmuyorum niye şu konuşuyor” falan diye durumum da yok ben memnunum ama daha böyle tekeldeymiş gibi duruyor o tatsız, dışarıdan öyle görünüyor ama arkadaşlarımız çok başarılı o yüzden çok da eleştiri yapmanın alemi yok yani o çekememezliğe girer artık, bence çok başarılılar konuşan arkadaşlar.

C – Türkiye'de dublajın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

E – Ben Türkiye'de dublajın durumunu iyi değerlendiriyorum, bence Türkiye dublaj anlamında çok başarılı bir ülke, öyle hani Almanya birinci Türkiye ikinci falan derler hiç öyle bir şey yok ben zaman zaman denk geliyorum yabancı kanalları izlerken duyuyorum çok büyük senkron sorunları yaşıyorlar. Maalesef şöyle bir gerçek var profesyonel olmayan kendini öyle gösteren bir takım stüdyolar var, o stüdyolarda çalışan maalesef henüz profesyonel olamamış bir takım meslektaşlarımız var. Onların çıkardıkları işler bazen kendilerinden de kaynaklanmayan sebeplerle işte stüdyo sesi gibi tabi ben teknik terim bilmem ne yalan söyleyeyim, bir takım stüdyolar var ki işleri çok ucuza yapmak adına maalesef büyük hatalar yapıyorlar. Ama Türkiye’de dublajın yeri çok iyidir çok profesyonel birkaç tane dublaj stüdyosu vardır ve oradan çıkan işlerin altına her şekilde imzamı atarım, son derece de güzel işler çıkarıyorlar Türk dublaj sanatçıları, yönetmenleri ve kast yönetmenleri bence çok iyi.

C – Bu mesleği yapmak isteyen insanlara tavsiyeleriniz nelerdir?

E – Bu mesleği yapmak isteyenlere tavsiyem bu mesleği yapmak istememeleri! Gerekten öyle, çok zor bizim mesleğimiz, ben size şöyle söyleyeyim Ak’la Kara stüdyosuna aşağı yukarı hergün 10 kişi geliyor “biz dublaj yapmak istiyoruz, benim sesim çok güzel ben çok güzel taklit yapabiliyorum” bunlar çok büyük yanlışlar, taklit yaparak dublaj sanatçısı olamazsınız, sesiniz güzelse dublaj sanatçısı olamazsınız ki sesim güzel çirkin diye bir şey yoktur “benim sesim hiç güzel bir ses değildir” sadece sesimi kullanmayı biliyorum, hepimizin sesi çok güzeldir bu hayatta ama maalesef bunu arkadaşlar çok karıştırıyorlar. Maddi bir getiri beklentisi içinde asla bu mesleğe başlamaya dahi çalışmamalılar çünkü öyle bir şey yok. Maddi gelir diye bir şey söz konusu olamaz hele de dublaja yeni başlamış bir insan için, bizler profesyonel insanlarız belirli kaşelerde çalışıyoruz o kaşeleri bizlere vermeyenlerle çalışmıyoruz ama yeni başlayan biri için böyle bir şeçim şansı olmayacaktır. Ben genç arkadaşlara konservatuara başvurma yaşını geçmemiş arkadaşlara hemen konservatuarın tiyatro bölümüne başvurmalarını ve tiyatro yaparak bu işe başlamalarını öneririm. Tiyatro eğitimi aldıktan sonra veya esnasında bu işi yapmalarını öneririm, tek önerebileceğim bu olabilir ama hiçbir şekilde dublajla ilgisi olmayan tamamen başka meslekleri kendine edinmiş başka okullarda okumuş başka konuların uzmanı olmuş ve dublaj yapmak isteyen insanlara çok karşıyım, hepimizin bir mesleği hepimizin bir uzmanlığı var, demin dediğim gibi ben beyin cerrahı olamam bu yaştan sonra, onlar da dublajcı olamazlar büyük ihtimalle ama denemek isteyen varsa hodri meydan biz buradayız deneriz, valla deneriz hiç sorun değil.

C – Mesleğinizde en çok yapılan hatalar nelerdir?

E – Kendi sesini dinlemek, daha bu işe yeni başlayan insanların yanlışına düşmek, evet kullanmayı biliyorlar ve çok güzel çıkıyor ama bunu dinlemenin alemi yok. Doğallıktan kaçınmak, çok doğal konuşan dublaj sanatçılarımız var izlediğiniz filmdeki karakterin sesi gerçekten oymuş gibi çıkan arkadaşlarımız var, bu olabildiğine göre kendini dinlemenin hiçbir anlamının olmadığını düşünüyorum, kızmasınlar bana dublajcı arkadaşlarım maalesef aramızda var, zaman zaman ben bile yapıyorumdur bilmiyorum ama yapmamaya çok gayret ediyorum, en büyük hata bu.

C – Seslendireceğiniz karakteri kayıt öncesinde prova etme imkanınız oluyor mu?

E – İstersek tabii ki ama dediğim gibi fabrikasyona döndüğü için son zamanlarda yapamıyoruz. Ak’la Kara stüdyolarının sahibi ve patronumuz, sevgili dostum Kerem Kobanbay ve Savaş Özdural’ın şöyle bir taktikleri vardır, onlar çok önemli filmlerde, her film bizim için önemlidir ama mesela Oscar kazanmış ya da gerçekten çok kıymetli oyuncuların olduğu çok dikkat edilmesi gereken filmler var, karate temalı çin filmlerinden farklı filmlerden bahsediyorum, bunların kaydından bir ya da iki gün önce mutlaka bizi haberdar ederler işte açarlar bana telefon ”Elifciğim, şu gün şu filmde şu rolü konuşacaksın izleme imkanı bulabilirsen izle, istersen tekst temin edelim” bunu mutlaka yaparlar ve çok güzel bir şeydir bu fabrikasyon arasında bile hala yapılabiliyor. İstersek her sahneyi prova edebiliriz kimse görmeyin demiyor ama biz artık görmeden de konuşabiliyoruz, takıldığımız yerde durup tekrar yapıyoruz baktık hiç yapamıyoruz on kere seyrediyoruz hiç sorun değil ama istesek yaparız istemezsek yapmayız gibi bir durum var.

C – Bu işe başlarken hangi sanatçıları kendinize örnek aldınız, günümüzde beğendiğiniz meslektaşlarınız var mı?

E – Tabii ki var, bu işe başlarken örnek aldığım tabii ki annem oldu, benim annem çok eski bir dublaj sanatçısıdır, dublajcilar.com ‘un ziyaretçileri annemin dublaj yaptığı dönemleri imkan yok hatırlamazlar, en azından televizyonda izlememişlerdir yaşları yetmez. İlk örnek aldığım tabii annemdir, ben annemin karnındayken dublaj stüdyosuna girmiş bir insanım, onu örnek aldım hala da onu onu örnek alırım bazen birbirimiz ile didişiriz hatta, “sen bunu yanlış söylemişsin, niye yanlış tonladın, niye sen bana sormadın”. Günümüzde çok beğendiğim dublaj sanatçıları var hiç kimseyi ayırmak istemem fakat özellikle çok beğendiğim sesler vardır ki duymadan yaşayamayacağım sesler vardır Tolga Tibet’in sesidir biri onu özellikle söylemek isterim hakiken böyle “aa ne kadar güzel bir ses Yarabbim” diye dinliyorum her gün duymama rağmen yanımda yine de dinliyorum televizyonda duysam böyle bir sestir, bunu örnek verebilirim ama kimseyi ayırmam herkes başarılıdır kendine göre herkes mükemmel seslere sahip.

C – Yerli dizilerde artık sesinizi duyamıyoruz, bu sizin tercihiniz mi, sizin tercihiniz ise bunun nedeni nedir?

E – Tabii ki benim tercihim değil, zaman zaman da ayrıca hala yapıyorum yerli ama çok kısıtlı yapıyorum, birincisi dublaj sektörünü ilgilendiren çok içsel bir sorun nedeniyle eskisi kadar yerlilerde çalışmıyorum maalesef, o sorunun derinine girmeyeceğim nedenini açıklamasını uzun uzun, seyircilerimizin dinleyerek zaman harcamalarına gerektirecek bir konu değil. Fakat şöyle bir durumumuz var maalesef kaşeler de çok düşük yani siz şimdi belli bir yere geldikten sonra o kaşelere çalışmak istemiyorsunuz, çalışan arkadaşlarıma hiçbir şey söyleyemiyorum, hayat! Çok açık ve net bir gerçek var ekmek parası kazanıyoruz biz bu işten, bu iş bizim mesleğimiz, bazı arkadaşlarımızın başka hiçbir işi yok, tiyatroda çalışmayan, maaşı olmayan bir sürü arkadaşımız var o yüzden bir çok kaşeye saçma bulacağımız kaşelere bile çalışan arkadaşlarımız var, çok şükür Allah’a ki benim öyle bir seçme tercihim var, ben gitmiyorum o kaşelere bir yerlere ama dediğim gibi tek sorun kaşe değil, ben çok yüksek para istiyorum kimse beni çağıramıyor değil çok mesleki çok içsel bir sorunumuz var özellikle bundan dolayı yerlilerde fazla duyamıyorsunuz beni.

C – Yerli dizilerde yapılan seslendirmeleri nasıl buluyorsunuz?

E – Güzel buluyorum fakat çok karşı olduğum bir şey var zaman zaman, herkesi aynı kişinin seslendirmesi bütün jönleri aynı dublaj sanatçısının seslendirmesi bütün kadın başrol oyuncuları da, mankenleri de maalesef aynı kadın sanatçının seslendirmesi, bizim çok fazla bir tane iki tane değil iyi dublajcımız, o kadar güzel yerliye yakışacak kadın sesimiz, erkek sesimiz var ki ben bütün mankenlerin aynı erkek tarafından ya da bütün manken kadınların aynı kadın tarafından seslendirilmesine çok üzülüyorum çünkü gerçekten çok iyi dublaj sanatçılarımız var, onları da kullanmaları gerektiğini düşünüyorum ama maalesef biri bir diziyle ünlü oluyorsa örnek vermek istemiyorum isim isim ama aynı adam sesini başka dizilerde de kullanmak istiyorlar bu oyunculuk adına da çok yanlış bir şeydir dizi için de çok acı bir şey bence çünkü sesle tutacak bir şey değildir senaryoyla tutar dizi, çok büyük bir yanlıştır keşke bir sürü ses kullansalar.

C – Filmleri dublajlı mı altyazılı mı izliyorsunuz?

E – Ben altyazılı da izlemiyorum, ben filmleri orijinal izliyorum çünkü alt yazılıları da seyredemiyorum çok büyük çeviri hataları yapılabiliyor, dublajlı tabii ki izliyorum fakat çok dürüstçe söyleyeceğim zaman zaman işin profesyoneli olarak söylüyorum dublajsız izlemeyi tercih ettiğim oyucular var, mesela ben Gary Oldman’ı dublajlı izlemek istemiyorum dünyanın en iyi dublajcısı da konuşsa… Gary Oldman’ı çok güzel konuşan dublaj sanatçılarımız var Türkiye’de, mükemmel iş çıkarıyorlar ama ben o adamın sesini duymak istiyorum o yüzden genelde orijinal sesleri dinlemeyi tercih ediyorum fakat yaptığımız işleri ve arkadaşlarımın diğer stüdyolarda dahil yaptıkları işleri kaçırmamaya çalışıyorum, “dur bakalım bunu nasıl konuşmuş, dur bakalım ne yapmış” diye izlemeyi tercih ediyorum fakat şöyle bir handikap var o zaman filmden hiçbir şey anlamıyorsunuzLOL bizim işimizi yapıyorsanız, filmi seyredemiyorsunuz adamları dinliyorsunuz çok korkunç oluyor o yüzden orijinal seyretmeyi tercih ediyorum.

C – Hangi tarz filmlerden hoşlanırsınız, favori filmlerinizi öğrenebilir miyiz?

E – Tabii ki , şimdi benim hayatta en sevdiğim film Amadeus’dur, Mozart’ın hayatı, Milos Forman’ın yönettiği… en çok sevdiğim o filmdir. Ben korku filmi severim, çok severim ama gerilim korku filmi böyle hani parçalanmış adamlar, zombiler öyle değil maalesef, ciddi gerilim Sixth Sense - 6. His gibi öyle filmleri severim, bir de tabii gerçekten çok sevdiğim bir oyuncu varsa her filmini izlerim. Al Pacino gibi Gary Oldman gibi oyuncular var ki onların her filmini izlerim, hiç sorun değil, Heath Ledger vardı mesela, vefat etti maalesef çok üzüldüm ona, onun da olduğu her filmi seyrederim, oyuncu takip ederim daha çok filmlerde.

C – Bize bu yoğun çalıştığınız tempoda zaman ayırdığınız için şahsım ve dublajcilar.com adına çok teşekkür ederiz.

E – Ben çok teşekkür ederim.
 cihanstar © Eylül-2011